SAKARYA’DAN SONRAKİ GELİŞMELER
İtalya ve Fransa’nın çekilmesinden sonra İngiltere yalnız kaldı.Yunan’ın aldığı yenilgiler de İngilizlerin durumunu sarstı.Dünya kamuoyunda bu savaşı İngilizler sürdürüyor gibi bir anlayışın doğmasına İngiltere razı olamazdı.İngiltere’nin içine düştüğü durumdan kurtulması gerekiyordu.Bunu da ancak barış yolu ile sağlıyabilirdi.Diğer ortakları ile beraber 22 Mart 1922’de bir ateşkes antlaşması teklifinde bulundu.
Paris Mükerratı denilen bu teklifte
♦İki ordu arasında savaş bitecek
♦Her iki ordu belirlenen hatta çekilecek
♦İki ordu arasında tampon bir bölge oluşturulacak
♦İki ordu da takviye almayacak
♦Bir komisyon her iki tarafın ordusunu denetleyecek
TBMM bunu kabul etmedi
çünkü:
♦Bu şartlar Yunan’ın menfaatine uygundu.
♦İtilaf devletlerinin orduyu denetlemesi bağımsızlığa aykırı idi.
TBMM Türkler barış istemiyor dedirtmemek için görüşmelere katılmıştır.Ayrıca TBMM’nin taarruz için zamana ihtiyacı vardı.İngiltere daha ateşkes şartları kabul görmeden sunulacak barışın şartlarını da getirdi.
Buna göre
♦İzmir ve Tekirdağ Türklere Edirne ve Kırklareli Yunan’a verilecek.
♦Doğuda bir Ermenistan kurulacak.
♦Anlaşmadan sonra İstanbul boşaltılacak.
♦Sevr’deki mali ve ekonomik konular yumuşatılacak.
♦Mecburi askerlik kalkacak.
TBMM bunu asla kabul etmedi.Fakat barışçı bir politika izlediğini göstermek için o da bir barış taslağı hazırladı.Bu taslağın özü Misak-ı Milli idi.Bu görüşmelerin TBMM’ye en büyük faydası taaruz için zaman kazandırması oldu.
BÜYÜK TAARRUZ (26 AĞUSTOS-9 EYLÜL 1922)
Sakarya’dan sonra Türk ordusu ileri harekata geçmedi.Çünkü henüz ordu taarruz güçüne ulaşmamıştı.Dışarıda ve içeride bu konudaki görüş de Türkler asla taarruz edemezler şeklinde idi.Mecliste ise bazı gruplar niye taarruz edilmiyor şeklinde problem çıkarıyorlardı.Bu arada Mustafa Kemal′in başkomutanlık süresi dolmuşu ve bunu yenilemek istemiyordu.6 Şubat 1922’de Mustafa Kemal mecliste yaptığı bir konuşmadan sonra başkomutanlık üç ay daha uzatıldı.Daha sonrada süresiz bir şekilde uzatılacaktır.Mustafa Kemal 22 Haziran’da taarruz için son hazırlıkların yapılmasını istedi.
Yunanlılar ise boş durmamış İtalyanların boşattığı yerler olan Kuşadası’nı ve Menderes kıyılarını işgal etmişlerdi. Saldırıyla ellerinde tutamayacakları bölgeyi savunma ile tutmaya karar verdiler ve öyle bir savunma hattı yaptılar ki askeri otoriteler buranını bir ordu tarafından ancak 6 ayda aşılabileceğini iddia ettiler.Bu hatta güvenerek 30 Temmuz’da ellerindeki topraklarda İyonya hükümeti kurduklarını ilan ettiler.TBMM bunu kabul etmedi ve protesto etti.Mustafa Kemal 17 Ağustos’ta Konya’ya oradan da Akşehir’e cepheye gitti.Mustafa Kemal′in gittiği anlaşılmasın diye Anadolu Ajansı kendisinin 21 Ağustos’ta Ankara’daki yabancı elçilere bir çay partisi vereceğini duyurdu.26 Ağustos’ta Fevzi Paşa’nın hazırladığı plan doğrultusunda Türk taarruzu baskın şeklinde başladı.Bizzat Mustafa Kemal bu savaşı idare etti.30 Ağustos’ta Başkomutanlık – Dumlupınar Meydan Muharebesi yapıldı.2 Eylülde ise Yunan ordusu dağıldı.6 ayda aşılamaz denilen savunma hattı 6 günde aşıldı.Bu olaydan sonra ordular ilk hedefiniz Akdeniz emri verildi.Bu arada Yunan hem kaçıyor hem de yakıp yıkıyordu.9 Eylül’de Türk ordusu İzmir’e girdi.9 -10 Eylül’de Bursa alındı.16 –18 Eylül’de Anadolu′da ne bir Yunan ne de işbirlikçisi kaldı.
Böylece
♦Milli mücadele başarıya ulaştı.
♦Türkiye işgalden kurtuldu.
♦Askeri mücadele dönemi sona erdi.
♦Siyasi mücadele dönemi başladı.
♦İtilaf devletleri ateşkes önerisinde bulundu.
♦İçte milli birliği ve bütünlüğü sağladı.
♦Türk ordusu İngilizlerle karşı karşıya geldi.
MUDANYA MÜTAREKESİ
17 Eylül’de Türk ordusunun sağ kanadı Bandırma’ya dayandı.Bu İngilizlerle savaş demekti.Bu durum İngilizleri harekete geçirdi.Fransız Başkomiser General Pöle İzmir’e gelerek Mustafa Kemal′e niyetini sordu.Mustafa Kemal Marmara Bölgesi’nin boşaltılmasını istedi.Bu istek İngiltere Başbakanı Loyd Corc’un bir ültimatom vermesine neden oldu.Eğer Türk askeri İngiliz bölgesine girerse savaş sebebi sayılacağını bildirdi ve savaş hazırlıklarına başladı.TBMM’nin savaşacak gücü yoktu o da barıştan yana idi ama gerekirse savaşacaktı.İngilizler önce müttefiklerine müracaat etti ama gereken desteği alamadı.Sonra dominyonlarına-sömürgelerine müracaat etti, buradan da gereken desteği alamadı.Kendi kamuoyunu yokladı, onun da savaş bıkkınlığını görünce barıştan yana oldu.Fransız Franklin Bouillon gönderilerek ateşkes istendi.Mustafa Kemal Marmara Bölgesi’nin tarafsız sayılması şartıyla görüşmeyi kabul etti.Bu şart kabul edilince 3 Ekim’de Mudanya’da konferans başladı.Bu arada Yunanistan’da kral tahtan indirilmiş ve oğlu kral yapılmıştı.Konferansa İngiltere, Fransa, İtalya ve Türkiye katıldı.Yunan temsilci Mudanya’ya geldi ama linç edilirim korkusuyla karaya çıkamadı.Konferansta ev sahibi krizi yaşandı fakat İsmet Paşa açılış konuşmasıyla bu kriz de çözüldü.Tartışmalar sonucunda 11 Ekim’de Mudanya Mütarekesi imzalandı.
Mütarekede
♦Edirne dahil Doğu-Trakya, Meriç’in sol kıyısına kadar 15 gün içinde Yunan ordusu tarafından boşaltılacak; Türk ve Yunan orduları arasında düşmanlık ve çarpışma duracaktır.
♦Barışın imzasına değin her türlü karışıklığın önüne geçmek üzere
♦Karaağaç dahil, Meriç’in sağ kıyıları İtilaf devletleri kuvvetlerince tutulacaktır.
♦En çok otuz gün içinde Yunan memurları Doğu-Trakya’da boşaltılan şehir ve kasabaları İtilâf memurlarına teslim edecek, onlar da Türklere teslim edecektir.
♦Subaylar dahil,Türklerin Doğu-Trakya’daki jandarma kuvveti 8000’den çok olmayacaktır.
♦Taşkınlıkları önlemek için İtilâf devletleri Doğu-Trakya’da yedi taburluk bir kuvvet bulunduracaktır.
♦Yunan çekilişinden otuz gün sonra da bu yedi tabur Doğu-Trakya’dan alınacaktır.
♦Türkiye kuvvetleri Asya’da Çanakkale Boğazı’ndan15, İstanbul Boğazı’ndan 40 km. geride bulunacak, buralara topçu yerleştirilmeyecektir.
♦Türkiye ileride imzalanacak barışı tasdik ettikten 45 gün sonrasına kadar İtilâf kuvvetleri Çanakkale Boğazı, Şile-Derince çizgisinin batısı ve İstanbul ile Boğaz’da kalacaktır.
Buna göre
♦Türk Kurtuluş Savaşı’nın hukuki dönemi sona erdi.
♦Kurtuluş Savaşı’nın diplomatik dönemi başladı.
♦Fransa’dan sonra İngiltere ve İtalya TBMM’yi resmen tanıdı.
♦Savaşmadan Edirne, Çanakkale, İstanbul ve Tekirdağ (Marmara Bölgesi)kurtarıldı.
♦İstanbul′un ve boğazların yönetimi TBMM’ye verildi.
♦Bu durum Osmanlı Devleti’nin resmen bittiğini İtilaf devletlerinin de kabul ettiğini gösterir.
♦Lozan’a zemin hazırladı.
♦İngiltere’de Loyd Corc hükümeti istifa etti.
♦Türk milleti yenilmiş devlet durumundan eşit devlet durumuna ulaştı.
♦Bu geçici düzenlemedir, asıl düzenleme Lozan’da yapıldı.
LOZAN BARIŞI
İtilaf devletleri barış görüşmelerinin Lozan’da yapılmasını istedi.Türkiye ise bu görüşmelerin İzmir’de yapılmasını istiyordu.
Çünkü
♦İzmir’in yakılıp yıkıldığını tüm dünyaya göstererek dünya kamuoyunun desteğini almak.
♦Ulaşım ve haberleşme problemini ortadan kaldırmak.
Sonuçta görüşmelerin Lozan’da yapılmasına karar verildi.İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya davet edenler olarak katıldı.Romanya, Türkiye, ABD, Yunanistan ve Yugoslavya davet edilenler olarak katıldı.Bulgaristan ve Rusya belli konularda katıldı.(Boğazlar gibi)Lozan’da Türk tarafının temsil konusu da tartışma oldu. Rauf Orbay başbakan olduğu için gitmek istediyse de Mustafa Kemal İsmet Paşa’nın Mudanya’da gösterdiği başarıdan dolayı onun gitmesini istedi.Sonuçta İsmet Paşa, Dr.Rıza Nur ve Hasan Saka seçildi.Seçilen heyetten iki şeyden asla taviz verilmemesi istendi.
Bunlar
♦Ermeni yurdu meselesi
♦Kapitülasyonlar
20 Nisan 1922’de l.Lozan görüşmeleri başladı.Burada Türkiye’ye l.Dünya savaşının mağlubu gözüyle bakılıp yüklenilmeye başlandı.Dış borçlar, azınlık hakları, patrikhane, kapitülasyonlar gibi konularda yüklenilince Türk heyeti 4 Şubat 1923’te Lozan’ı terk etti. Bu arada 1 Nisan 1923’te TBMM seçim kararı aldı.4 Nisan 1923’te Türk heyeti tekrar Lozan’a gitti.Büyük tartışmalar sonuçunda 24 Temmuz 1923’te İsmet Paşa Lozan’ı imzaladı.23 Ağustos 1923’te ll. TBMM tarafından 213 kabul 14 ret oyuyla Lozan kabul edildi ve yürürlüğe girdi.
Bu antlaşmaya göre
♦Yunanlar ile:
→Mudanya Mütarekesine göre sınır çizildi.İmroz ve Bozcaada bize geri verildi. Sınır, Meriç talveg çizgisinden geçti ve Karaağaç İstasyonu, “savaş tazminatı” olarak bize iade edildi.
→Sisam, Sakız, Midilli, Limni, Semadirek Adaları askersiz olma şartı ile Yunanistan’a bırakıldı.
→İstanbul Rumlarına karşılık Batı-Trakya Türkleri milli hars ve mekteplerini Türkçe olarak devam ettirecekler,Yunanistan onların “azınlık haklarına” riayet edecektir.
→Rum-Ortodoks Patrik-Hanesi’nin İstanbul’da kalması ve dokunulmazlığı; İstanbul Rumlarının yayın,okul açma,hastahane ve vakıf işlerinde serbestliği ve Türk mahkemelerinde kendi dilleriyle ifade vermelerine engel olunmayacağını,dini hafta tatilinde, bunların mahkemeye çağrılmayacağı;Yunanistan’da kalan Türkler için de bu hakların tanınacağı.
♦Bulgaristan ile:
→Karadeniz’de Rezve-Deresi boyundan batıda Meriç üzerinde Türk-Yunan sınırına değin gelen 1913’teki sınır aynen kalacaktır.
♦İtalya ile:
→1912’den beri işgal altındaki Rodos ve Oniki-Ada ile yanlarındaki adacıklar ve karasularımızdaki Meis Adası’nın terki kabul edilmiştir.
→Trablusgarp ve Bingazı(Libya) üzerinde de artık Türkiye’nin İtalya’da bir hakkı kalmamıştır.
♦İngiltere ile:
→Mısır ve Sudan üzerindeki Türk hakları 5 Kasım 1914 tarihinden beri kaybedilmiş, buralar İngiltere’nin idaresine bırakılmıştır.
Filistin, Sina, Yemen, Asir, Hicaz ve Irak ülkeleri üzerinde de artık Türkiye’nin bir hakkı yoktur. Ancak (Milli-Misâk’ın 1. maddesine giren) Musul-Kerkük ve Süleymaniye ile Erbil üzerindeki Türk iddiaları barışın tasdikinden sonra Milletler Cemiyeti’nin kararına göre Türkiye-Irak sınırı belirlenirken göz önüne alınacaktır. Kıbrıs Adası 5 Kasım 1914’ten beri İngiltere’ye terk edilmiş sayılacak, Türk tebaasından olan buradaki ahâli iki yıl içinde İngiltere’nin veya başka bir devletin tâbiiyetine geçmede ihtiyari hakka sahiptir. İngiltere tâbiiyetinden başkasını seçenler de bir yıl içinde Kıbrıs’ı terk edecekler. (Bu yüzden, Batı-Trakya’da olduğu gibi, Kıbrıs Türk nüfusu çokluğu da ihmal ve milli görüşe uymayan aldırmazlığımızdan 40 yıl içinde çok azalmıştır.)
♦Fransa ile:
→20 Ekim 1921’de Ankara’da imzalanan Türkiye-Fransa Anlaşmasına göre Suriye-Türkiye sınırı belirlenmiş, İskenderun ve Antakya’daki Türklerin kültür muhtariyeti tanınmıştır.
→Fas ve Tunus üzerinde Türkiye’nin artık bir hakkı kalmamıştır.
♦Kapitülasyonlar kaldırılmıştır.
♦Yabancı okullar (İstanbul’daki Robert Koleji, İzmir ile Tarsus ve Talas/ Kayseri’deki Amerikan ♦Kolejleri, Sen-Jozef Alman Lisesi, Avusturya Lisesi, Bulgar Lisesi, İtalyan Lisesi gibi…) Türk Maarif Vekâleti Müfettişleri teftiş edebilecek ve müdür muavinlerinden birisi Türk olacaktır.
♦Yabancı hastaneler de sağlık bakanlığınca kontrol edilecektir.
♦Osmanlı borçları altın olarak değil, kâğıt para ile ödenecek ve ödenme şekli sonradan İngiltere ve Fransa ile birlikte kararlaştırılacaktır.
♦Çanakkale ve İstanbul Boğazları, bir “Karma Boğazlar Komisyonu” idaresi altında bulunacak ve gemilerin geçişini bu komisyon düzene koyacaktır.(Bu durum 1936 yılındaki Montrö Anlaşmasına değin sürmüştür.)
Sonuçta
♦Lozan Türk Yunan savaşının görüşüldüğü yer değil yıllarca süren şark meselesinin halledilmeye çalışıldığı yerdir.
♦İtilaf devletleri Lozan’da Türk tarafını l.Dünya Savaşı’nın mağlubu olarak görmek istemiş milli mücadeleyi görmezlikten gelmişlerdir.
♦Türk hükümeti ise eşit şartlar için direnmiş ve başarılı olmuştur.
♦Lozan Türk Devleti’nin varlığını tüm dünyaya kabul ettirdiği antlaşmadır.
♦Türk Devleti’nin bağımsızlığını ve egemenliğini sınırlayan pürüzler ortadan kaldırılmıştır.
♦Misak-ı Milli kabul ettirildi ve büyük ölçüde gerçekleştirildi.
♦Ermeni iddiaları resmen son buldu.
♦Dünyanın çok tehlikeli bir bölgesinde barış sağlandı.
♦İnkılaplar için zemin hazırlandı.
♦Büyük bir siyasi zafer kazanıldı.
♦Rusya bu antlaşmayı İstanbul′da imzaladı.
♦Yugoslavya hissesine düşen Osmanlı borçlarına itiraz etti ve imzalamadı.
♦Musul meselesinin çözümü sonraya bırakıldı.
♦Boğazlar, Patrikhane ve Hatay meselesi istediğimiz gibi çözümlenmedi.
♦Borçların ödeme şekli sonraya bırakıldı.
♦Batı Trakya ve Ege Adaları alınamadı fakat büyük ölçüde problemleri çözüldü.Azınlık meselesi çözüldü, herkes Türk vatandaşı sayıldı.
♦Böylece Avrupa′nın iç işlerimize karışması önlendi. Türk bağımsızlık savaşının başarıya ulaşması diğer sömürge milletlerine örnek oldu ve onları harekete geçirdi.