Esperanto: Dünya Barışı İçin Yaratılan Yapay Bir Dil

Esperanto: Dünya Barışı İçin Yaratılan Yapay Bir Dil için2 yorum
Esperanto, Yahudi bir göz doktoru olan L.L. Zamenhof tarafından 1800’lerin sonunda geliştirilmiş bir yapay dildir. Zamenhof, farklı kültürler arasında barış ve iletişimi teşvik etmek için bir dil yaratma hayaliyle hareket etmiştir. Esperanto, dünya genelinde yaygın olarak kullanılan en yaygın yapay dildir ve kelime dağarcığı İngilizce, Fransızca, Almanca, Yunanca, İtalyanca, Latince, Lehçe, Rusça ve Yidiş’ten alınmıştır.
Esperanto, 1800’lerin sonunda Moskova’da eğitim görmüş Yahudi bir göz doktoru olan L.L. Zamenhof tarafından geliştirilen yapay bir dildir. Dilin adı, “umut eden kişi” anlamına gelen Esperanto kelimesidir. Zamenhof, farklı kültürler arasında barış ve iletişimi teşvik edecek bir dil yaratma hayaliyle hareket etmiş ve Esperanto bu hayalinin sonucudur. Dilin kelime dağarcığı İngilizce, Fransızca, Almanca, Yunanca, İtalyanca, Latince, Lehçe, Rusça ve Yidiş’ten alınırken, dil bilgisi yapısı öncelikle Avrupa dillerinden etkilenmiştir. Bugün Esperanto, dünya çapında kullanılan en yaygın yapay dildir.

Esperanto, basit bir dil bilgisi yapısına ve fonetik yazım sistemine sahip olduğu için öğrenmesi kolaydır. Dilin 16 temel kuralı, Zamenhof’un Unua Libro’sunda belirtilmiştir ve dil, 20. yüzyılın başlarında dünya genelinde yayılmıştır. Dilin, belirgin özelliği, köklere öneklerin ve eklerin serbestçe eklenebildiği türetim sistemi ile kelime üretme yeteneğidir. Dil bu özelliği yüzünden bazı kişiler tarafından Türkçeye benzetilmektedir. L. L. Zamenhof, Esperanto dilini geliştirme amacını şu cümleler ile açıklamıştır:

“Benim doğduğum ve çocukluğumu geçirdiğim yer, tüm gelecekteki mücadelelerime yön verdi. Białystok’ta insanlar dört farklı unsura ayrılırdı: Ruslar, Polonyalılar, Almanlar ve Yahudiler; her biri kendi dilini konuşur ve diğerlerine düşman olarak bakardı. Böyle bir şehirde, hassas bir doğa, dil bölünmesinden kaynaklanan acıyı başka hiçbir yerde hissetmez ve her adımda insan ailesinin dil çeşitliliğinin, insanları düşman gruplarına ayıran ilk veya en etkili temel olduğunu görür. Ben bir idealist olarak yetiştirildim; herkesin kardeş olduğu öğretildi bana, ama sokakta her adımda insanların olmadığını, sadece Ruslar, Polonyalılar, Almanlar, Yahudiler vb. olduğunu hissettim.

Esperanto, öğrenmesi çok kolay bir dil olduğundan ülkeler arası anlaşma dili olabilirdi. Bu yönde bazı çabalar olduğu gibi bu çabaları boşa çıkarmak için mücadele edenler de olmuştur. 1. Dünya Savaşı sona erdikten sonra, Japon delege Nitobe Inazō’nun raporuyla birlikte, İran delegasyonu Milletler Cemiyeti’ne Esperanto’nun uluslararası ilişkiler için kullanılması önerisinde bulundu. Tek itiraz eden Fransız delegesi Gabriel Hanotaux oldu. Hanotaux ülkeler arasında kullanılacak bir dili tanımaya karşı çıktı ve Esperanto’yu Fransızca’nın uluslararası dil olarak yerini kaybettiği bir tehdit olarak gördü ve veto yetkisini kullanarak ve kararı bloke etti. Esperanto, Fransızlar dışında da birçok devletin şüphesini çekmiştir. Özellikle Nazi Almanyası’nda, Francoist İspanya’sında 1950’lere kadar ve Stalin döneminde Sovyetler Birliği’nde dili konuşanlara yönelik ciddi baskılar olmuştur. Adolf Hitler, 1930’lardan sonra milliyetçilik karşıtı oldukları gerekçesiyle birçok Esperanto konuşanını öldürtmüştür. Hitler, Esperanto’nun Yahudi bir kökeni olan Zamenhof tarafından geliştirilmiş olması nedeniyle dilin kullanımını yasaklamış ve dilin amacının farklı dilleri konuşan Yahudileri bir araya getirmek olduğunu düşünmüştür.

Türkiye’de Esperanto hareketinin ilk örnekleri, Michel A. Arama’nın Selanik’te, S. Kedami’nin İstanbul’da (1901), Mehmed Cevdet Bey’in Aydın’da ve A. Khatenessian’ın Giresun’da olduğu bilinmektedir. 1909’da Solon Orfanidis ve Kakobo Gueron Esperanto grupları kurdu ve 1910’da T.E-Asocio adlı 10 üyeli bir Esperanto grubu oluşturuldu. Ayrıca İzmir’de de başka bir grup mevcuttu. Türkiye’deki ilk önemli Esperanto canlanması Anakreon Stamatiadis liderliğinde 1913-1925 yılları arasında İstanbul’da gerçekleşti. İstanbul’da bir Esperanto cemiyeti kuran Stamatiadis, burada 1921-1924 yılları arasında Esperanto dilinde gazete yayımladı. 1950’li yıllarda ise emekli albay Hayrettin Dural liderliğinde Türkiye Esperanto Derneği kuruldu ve Esperanto çalışmaları sürdürüldü. Bugün Türkiye’de resmi bir Esperanto derneği olmasa da, aktif çalışmalar ve öğrenme grupları mevcuttur.