Atatürk Dönemi İç (1923-1930) Ve Dış (1930-1938) Siyaset

1923-1930 – 1930-1938 DÖNEMİ SİYASET
Bu dönem dış siyaseti iki ayrı dönemde incelenmelidir.Her iki dönemin farklı özellikleri vardır.Her iki dönemin ortak özelliği ise kesinlikle milli egemenlik ve milli bağımsızlıktan taviz verilmemesidir.

1923-1930 DÖNEMİ
♦Bu dönemin özelliklerine bakıldığında
♦Milli egemenlik ve milli bağımsızlık zor kazanıldığı için bu konularda çok hassas davranılmıştır.
♦Hiçbir ülkenin Türkiye’nin iç işlerine karışmasına müsaade edilmemiş, başka devletlerin iç işlerine de karışılmamıştır.
♦Dışa kapalı bir politika işlenmiştir.
♦Yurtta sulh, cihanda sulh politikası ön planda tutulmuştur.
♦Dışa karşı pasif bir politika izlenmiştir.
♦Bu dönemde halledilen meseleler şunlardır.

IRAK  SINIRI, MUSUL MESELESİ
Musul bölgesi Misak-ı Milli sınırları içerisindeydi.Lozan’da Türkiye çok diretmesine rağmen İngiltere burada kaybedeceğini anlayınca meselenin çözümünü sonraya bıraktı.19 Mayıs 1924’te görüşmeler İstanbul’da başladı.Türkiye’nin taviz vermeyeceğini gören İngiltere değişik bir yol izlemeye karar verdi.Türkiye kararlı idi, Musul için ordu dahi hazırladı.İngiltere durumun ciddiyetini görünce Nesturileri ve Şeyh Sait’i ayaklandırdı.Bu durum karşısında mesele Milletler Cemiyeti’ne taşındı.Bu cemiyet İngiltere’nin güdümünde  olduğundan ondan yana tavır sergiledi.Bütün şartlar Türkiye’nin aleyhineydi.İngilizlerle anlaşmadan başka çare yoktu.5 Haziran 1926’da mecburi olarak Ankara Antlaşması imzalandı.
Buna göre
♦Musul Irak toprağı sayılacak
♦Musul petrollerinin vergi gelirinin %10 25 yıl Türkiye’ye verilecek (İngiltere peşin ödemiştir)
♦Hakkari sınırı Türkiye lehine düzeltilecek.
♦Böylece Musul elimizden çıktı.Irak sınırı kesinlik kazandı.

NÜFUS  MÜBADELESİ
Lozan’da yapılan antlaşmada Batı Trakya’daki etabli (yerleşik)Türkler ve İstanbul’daki Rumların dışında Yunanistan’daki Türklerle Türkiye’deki Rumlar karşılıklı olarak değiştirilecek kararı alınmıştı.Yunanistan etabli kelimesini işine geldiği gibi yorumlamak istedi ve İstanbul dışındaki Rumları da  bırakmak istedi.Türkiye buna karşı çıktı.Mesele Lahey  adalet divanına götürüldü ama çözümlenemedi.Yunanistan Batı Trakya’daki Türklerin mallarına el koydu.Türkiye buna İstanbul’daki Rumların mallarına el koyarak cevap verdi.1926’da meselenin daha büyümemesi konusunda iki taraf anlaştı.1930’da Venizelos Türkiye’yi ziyaret etti. Bu da ilişkilerin yumuşamasına neden oldu.Mesele istediğimiz şekilde çözüldü.Bu da Balkan Antantı’nın doğmasına neden oldu.

YABANCI OKULLAR MESELESİ
Lozan Barışı’nda Türkiye’deki  yabancı okulların Türk kanunlarına uyacağı kararı alınmıştı.1924’te laik eğitim için bir karar alınarak okullardan dini tasvirlerin kaldırılması kararı alındı.Bu karara bazı okullar karşı çıktı ama bir sonuç alamadılar. 1926’da çıkarılan Maarif  Vekalet Kanunnamesi (Milli Eğitim Bakanlığı Kanunnamesi) bu okullara bazı yükümlülükler getirildi.Müdür yardımcılarından biri Türk olacak, bazı dersler Türk öğretmenler tarafından okutulacak, Türk müfettişler tarafından denetlenecek.Bu kanuna bazı ülkeler karşı çıktı.Elçiler bu durumu görüşmek için talepte bulundular. Türkiye bunun bir iç mesele olduğunu belirterek görüşmeyi kabul etmedi.Papanın dahi devreye girmesi sonuç vermedi.Çünkü Türkiye asla bağısızlığından taviz veremezdi.İşine gelen kabul ederek devam etti, etmeyenler ise okulları kapatıp gittiler.

OSMANLI BORÇLARI 
Bu konuda Lozan’da alınan karara göre borçların ödeme şekilleri alacaklı devletlerle karşılıklı kararlaştırılacaktı.Fransa 1929’daki ekonomik krizin acısını alacakları ile Türkiye’den çıkarmak istedi.Çok zor şartlar ileri sürdü ise de Türkiye kabul etmedi ve istediği şekilde ödedi.

1930-1938 DÖNEMİ
Bu dönemde
♦Milli egemenlik ve milli bağımsızlıktan da taviz vermemiştir.
♦Yurtta sulh, cihanda sulh ilkesini uygulamaya devam etmiştir.
♦Artık milli egemenliğini ve bağımsızlığını tehlikede görmediğinden dolayı dışa açık aktif bir dış siyaset izlemiştir.
♦Ayrıca dünyada değişen şartlar ve yaklaşan savaş tehlikesi de Türkiye’yi buna itmiştir.
Bu dönemde şu meseleler halledildi.

MİLLETLER CEMİYETİ’NE GİRİLMESİ (18 TEMMUZ 1932)
I.Dünya Savaşı’ndan sonra Wilson İlkeleri doğrultusunda Milletler Cemiyeti kuruldu.Bu cemiyetin görevi devletler arasındaki meseleleri barışçı yollarla çözüp savaşa meydan vermemekti.Fakat genelde böyle olmadı, bu cemiyet güçlü devletlerin kontrolüne girdi.Türkiye Musul ve nüfus meselesini bu cemiyete götürmüş haklı olmasına rağmen sonuç alamamıştı.1932’de Türkiye buraya üye olmak için tekrar çağrılınca üye olmaya karar verdi.Türkiye’nin buraya üye olmasında
şunlar etkili oldu:
♦Dünya barışına katkıda bulunmak.
♦Yaklaşan savaş tehlikesi karşısında yalnız kalmamak.

BALKAN ANTANTI  (9 ŞUBAT 1934) 
1933’ten sonra Avrupa’da devletler arasında büyük bir sürtüşme başladı.Yapılan silahsızlanma gayretleri başarısız olduAlmanya ve İtalya’nın yaptıkları tehlikenin geldiğini gösteriyordu.II.Dünya Savaşı’nın çıkma ihtimali çok güçlüydü.

Durum böyle olunca Türkiye
♦Dünya barışına katkıda bulunmak
♦Batı sınırını güvence altına almak
Sebeplerinden dolayı arayış içerisine girdi.Türkiye’nin önerisi üzerine Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya arasında Balkan Antantı imzalandı.Bu devletler karşılıklı olarak birbirlerinin sırlarını tanıyorlar ve güvence altına alıyorlardı.Bu devletlerden birine yapılacak saldırı hepsine yapılmış sayılacaktı.Böylece bölgede gözü olan devletlere (Almanya, İtalya) bir caydırıcılık önlemi olmuştu.Türkiye batı sınırını güvenceye alıyor ve dünya barışına katkıda bulunuyordu.Bulgaristan Neuilly Antlaşması’ndan memnun olmadığından ve balkanlarda gözü olduğundan bu antlaşmaya katılmadı.Bu antant II.Dünya Savaşı’nda dağıldı.

MOTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ (20TEMMUZ 1936)
Lozan’da boğazlar
♦Ticaret gemilerinin geçişi serbest olacak
♦Boğazlar ve Marmara’daki adalar  askerden arındırılacak
♦Bölgenin kontrolü ve güvenliği Milletler Cemiyeti’nin garantisinde olacak
♦Boğazların yönetimi Türkiye başkanlığındaki bir komisyon tarafından yürütülecek (İngiltere, Fransa , ABD, Rusya, Japonya )
♦1936 yılında dünyadaki şartlar değişti.
Şöyle ki
♦Japonya Mancurya’ya saldırdı ve Milletler Cemiyeti’nden ayrıldı.
♦Almanya Versailles Antlaşması’na aykırı olarak Ren bölgesine asker soktu.
♦İtalya Habeşistan’ı işgal etti.
Bu manzara bir savaşın çıkacağını gösteriyordu.Türkiye bir savaş halinde ilgili devletlerin boğazları koruyamayacağını, mevcut dengelerin değiştiğini ileri sürerek Milletler Cemiyeti’ne başvurdu ve boğazların durumunun tekrar görüşülmesi gerektiğini bildirdi.Milletler Cemiyeti bizi haklı görerek ilgili devletlere gönderdi.İlgili devletlerle yapılan görüşmede biz haklı görüldüğümüzden isteklerimiz kabul edildi.Türkiye, Japonya, Fransa, İngiltere, Yugoslavya, Yunanistan, Sovyetler Birliği Montreux Antlaşmasını imzaladılar.İtalya bu antlaşmayı iki yıl sonra imzaladı.Devletlerin bizim şartlarımızı kabul etmelerinde Türkiye’nin Almanya’nın yanına kaymasını istememeleri başlıca etkendir.Yani I.Dünya Savaşı’nda düştükleri hataya düşmek istemediler.

Buna göre
♦Boğazlar Komisyonu kaldırıldı yetkileri Türkiye’ye verildi.
♦Türkiye boğazlarda asker bulundurabilecek.
♦Ticaret gemilerinin gecişi serbest olacak.
♦Türkiye savaş zamanı veya savaş tehlikesi zamanında boğazları kapatabilecek.
♦Kardenize kıyısı olan devletlerin geçişi daha farklı şartlara bağlanacak.
♦Savaş gemilerinin geçişi daha farklı olacak.
Sonuçta
♦Boğazlar üzerindeki egemenliğimiz kesinleşti.
♦Büyük bir siyası zafer kazandık.
♦Türkiye’nin uluslar arası politikada önemi arttı.
♦Sovyet Rusya ile ilişkiler bozuldu.
♦İngiltere ile ilişkilerimiz daha iyi oldu.

SADABAT PAKTI (8 TEMMUZ 1937)
Türkiye bu paktın kurulmasında yine
♦Dünya ve bölge barışına katkıda bulunmak.
♦Çıkacak bir savaşta doğu sınırını güvence altına almak.
Bölgede gözü olan devletlere gözdağı vermek.
Türkiye, Afganistan, İran, Irak bu antlaşma ile karşılıklı olarak birbirlerinin sınırlarını tanıyor ve korumaya karar veriyorlardı.Bu devletlerden birine saldırı olursa hep birlikte karşı koyacaklarını açıklıyorlardı. Böylece bölge petrolünde gözü olan devletlere bir mesaj veriliyordu.Türkiye doğu sınırını batıda çıkacak bir savaşta garantiye alıyordu.Ayrıca dünya ve bölge barışına katkıda bulunuyordu.

HATAY’IN ANAVATANA KATILMASI  
Milli mücadele döneminde Fransa ile yapılan Ankara Antlaşması’na ve peşine yapılan Lozan Antlaşması’na göre Hatay Fransa’ya kültür özerkliği alınarak bırakılmıştı.Böylece Hatay Fransız mandası oldu.1936’da Fransa Hatay, Suriye ve Lübnan’ı yaklaşan savaş tehlikesinden dolayı boşaltıp gitti.Suriye ve Lübnan  bağımsız oldu.Fransa Hatay’daki haklarını Suriye’ye terk etti.Türkiye ise bunun kabul etmeyerek Hatay’ın bağımsız olması gerektiğini ve bunu Fransa’nın tanımasını istedi.Fransa bunu kabul etmedi.Mesele Milletler Cemiyeti’ne taşındı.Milletler Cemiyeti Hatay’ın içişlerinde serbest, dış işlerinde Suriye’ye bağlı olmasına karar verdi.Hatay’ın toprak bütünlüğünün garantisini de Fransa ve Türkiye’ye verdi.Bu durum Türkiye’nin hoşuna gitmedi. Avrupa’da Hitlerin hareketleri Fransa’nın tavrının değiştirmesine neden oldu.Hatay’da halk oylamasına karar verildi.Yapılan seçimler sonucunda Hatay’da bağımsız bir devlet kuruldu.1939 yılında Hatay Parlamentosu anavatana katılma kararı aldı.Fransa bunu kabul etmek zorunda kaldı.M.Kemal hasta olmasına rağmen bu iş için büyük çaba sarf etti.

www.tarihtendersler.com