Antik Yunanistan’da Demokrasi

Atina, antik Yunanistan’da bir şehir devleti olarak gelişen ve demokratik sistemle yönetilen en ünlü şehirlerden biriydi. Atina demokrasisi, yasama ve yasa tasarılarından oluşuyordu ve özgür erkek vatandaşlara katılımı sağlıyordu. Ancak, toplam sakin sayısının %10 ila %20’si kadar olan sınırlı bir nüfus oy kullanabiliyordu. Kadınlar, çocuklar, köleler ve metikler gibi diğer nüfus grupları demokratik sürece katılamazdı. Atina demokrasisi, MÖ 6. yüzyılda Solon, Kleisthenes ve Ephialtes gibi liderlerin katkılarıyla gelişti.
Atina demokrasisi veya Klasik demokrasi, Antik Yunan şehir devletlerinde uygulanmış bir demokrasi türüdür. Antik çağın bilinen ilk ve en önemli demokrasisi, Atina devlet yönetimidir. Diğer Yunan şehirleri de demokrasi yönetimini kurmuşlardır, ancak ya Atina kadar istikrarlı olamamışlardır.

Atina demokrasisi, bilinen ilk doğrudan demokrasi denemesidir. Doğrudan demokrasi, Atina’da yaşayan herkesin devlet yönetimine katılma hakkı olduğu anlamına gelmez. Ancak, karar verme sürecinde yer alanlar arasında ekonomik düzey gibi herhangi bir ölçüt yoktur. Atinalı vatandaşlar, temsilcilerini seçmek yerine, yasaları ve vergi uygulamalarını oylayarak karar verirlerdi.

Atina’nın siyasi sistemi, yasama ve yasa tasarılarından oluşuyordu. Katılım, muhtemelen toplam yetişkin nüfusun yüzde 30’undan fazlasını oluşturmayan özgür erkek vatandaşlara (metik olmayanlar) açıktı.

Atina demokrasisinin gelişmesine, Solon (MÖ 594’te), Kleisthenes (MÖ 508-07’de) ve Ephialtes (MÖ 462’de) katkıda bulundu. Cleisthenes, vatandaşları zenginliklerine göre değil, yaşadıkları yere göre on grup halinde düzenleyerek soyluların sınırsız gücünü kırdı. En uzun ömürlü demokratik lider Perikles’ti. Ancak, ölümünden sonra Atina demokrasisi, Peloponnesos Savaşı’nın sonlarına doğru MÖ 411 ve 404’teki oligarşik devrimlerle iki kez kısaca kesintiye uğradı.

Eucleides altında restore edildikten sonra biraz değiştirilen demokrasi, Perikles sistemi yerine bu dördüncü yüzyıl değişikliğine ait en ayrıntılı açıklamalara sahip oldu. Ancak, MÖ 322’de Makedonlar tarafından bastırıldı. Atina kurumları daha sonra yeniden canlandırıldı, ancak gerçek bir demokrasiye ne kadar yakın oldukları tartışmalı.

Antik Atina’da, yalnızca ephebe olarak askeri eğitimlerini tamamlayan yetişkin erkek Atina vatandaşları oy kullanma hakkına sahipti. Hükümete fiilen katılan nüfusun yüzdesi, toplam sakin sayısının %10 ila %20’si kadardı. Bu, köleler, azat edilmiş köleler, çocuklar, kadınlar ve metikler (Atina’da ikamet eden yabancılar) gibi nüfusun çoğunluğunu dışladı. Kadınların sınırlı hakları ve ayrıcalıkları vardı, ancak toplum içinde hareketleri kısıtlıydı ve erkeklerden ayrı tutulmuşlardı.

Atina, vatandaşlık kriterini doğum yoluyla takip etti. Bu kriter, Atinalı bir babadan özgür doğum, Atinalı bir babadan özgür ve meşru doğum ve Atinalı bir baba ile Atinalı bir anneden özgür ve meşru doğum olmak üzere üç kategoriye ayrılabilir.

Yurttaşlık Antik Atina’da, bir etnik-milliyet biçimi olduğu düşünülüyor. “Atinalı” unvanı, özgür sakinlere kendilerini vatandaş olarak kabul ederek verildi ve onlara şehirdeki “vatandaş olmayan” olarak kabul edilen diğer sakinlere karşı özel ayrıcalıklar ve korumalar sağladı. Mevzuat geriye dönük olmamasına rağmen, Perikles ve Kimon’un reformlarından sonra, yalnızca iki Atinalı ebeveynin soyundan gelenler vatandaşlık talebinde bulunabilirdi. Vatandaşlık hem bireylere hem de onların soyundan gelenlere uygulandı. Ancak 4. yüzyılda vatandaşlık sadece bireylere ve 6.000 nisapla özel bir oyla verildi.

Atina demokrasisinde, Meclis tüm yönetim işlerinde son karar yetkisine sahipti ve herhangi bir gün katılabilen binlerce yurttaşın açık hava toplantısı niteliğindeydi. Meclis yıl boyunca en az kırk kez toplanırdı ve gün içinde tartışılan konuların kararları, tartışmaların ardından oy çoğunluğu ile alınırdı. Meclis üyeleri sadece seçme ve seçilme hakkına sahip değil, aynı zamanda kamu düzeni ile ilgili konularda da karar verebilme ve mahkeme üyeleri olarak yargılama hakkına sahipti.

Atina demokrasisi, idari görevlerin dağılımı ve devri, ücretli bir bürokrasinin yokluğu, halk jürisinden oluşan mahkemeler ve bir parti mekanizmasının engellenmesiyle kendini gösteriyordu. Meclis başkanlığı tek günlük bir görevdi ve kura çekilerek yapılırdı. Üyelik kamusal alanda gösterilen performansla elde ediliyordu ve yönetim tam anlamıyla halk tarafından yönetiliyordu. Meclisteki graphe paranomon adı verilen araçlarla bir kişi, yasadışı bir öneride bulunduğu gerekçesiyle yargılanabilirdi ve bu, demos’a kendi aldıkları kararı yeniden gözden geçirme fırsatı verirdi. Atina demokrasisinde paradoks, hem meclisin hem de üyelerinin özgürlüklerinin korunmasıydı ve yurttaşların davranışlarını sınırlayacak kadar kendilerine hakim olmadıkları takdirde, demokratik yapıların sürdürülemez hale geleceği anlatılırdı.

Atina demokrasisi, isegoria adı verilen herkesin sahip olduğu söz alma hakkı ile öne çıktı ve egemen meclise katılım her yurttaşa açıktı. Bu yönetim, doğrudan ve kişisel liderlik ilkesine dayanıyordu ve meclisin egemenliği sınırsızdı. Bu yapının kuralları, devlet memurlarının kurayla seçilmesi gibi anahtar unsurlar içeriyordu. Meclisin, sürekli performansı gerektiren sürekli üyelik yapısı, Atina paradoksunun temsilcilerinin dokunulmazlıklarını reddederek, üyelerin ve meclisin özgürlüklerini korumalarına izin veriyordu.

Meclis arasında hükûmetin devamlılığını sağlamak için, yönetimin idari kısmı bir kurul tarafından yönetiliyordu. Bu kurul, on general ve çok sayıda yıllık makamdan oluşuyordu. Sadece yabancı elçiliklerde görev yapan küçük komiteler hariç, beş yüz kişilik bir kurula (bule) ayrılmıştı. MÖ 5. yüzyılın ortalarında, devlet memurları, kurul ve jüri üyeleri, günlük yevmiyeleri için marangoz ve duvarcıdan daha az ödeniyorlardı. 4. yüzyıl boyunca, meclis oturumlarına katılım aynı şekilde ücretlendiriliyordu. Ancak, ücretin düzenli olarak ödenip ödenmediği konusunda şüpheler vardı.

Bule, on kabile tarafından gönüllülerin belirlendiği ve kura ile seçilen ellişer kişiden oluşan bir kuruldur. Hizmet süresi bir yıldı ve her üye en fazla iki kez seçilebilirdi. Bule’nin görevi, özellikle meclisin işlerini düzenlemek ve meclis kararlarının uygulanmasını sağlamakla devletin işleyişine nezaret etmekti. Tartışılan konular önce bule’ye getirilmezdi.

Antik Atina’da gelişen demokrasi, tarihte büyük bir anlam taşıyan bir olaydır. Siyasi sistem, yasama ve yasa tasarılarından oluşuyordu ve katılım, özgür erkek vatandaşlarla sınırlıydı. Atina demokrasisinin gelişmesine birçok ünlü lider katkıda bulunmuştur. Atina vatandaşlığı sadece doğum yoluyla takip edilirdi ve yalnızca Atinalı bir baba ve anneden doğanlar vatandaş olarak kabul edilirdi. Meclis, tüm yönetim işlerinde son karar yetkisine sahipti ve açık hava toplantısı niteliğindeydi. Gün içinde tartışılan konuların kararları, tartışmaların ardından oy çoğunluğu ile alınırdı. Atina demokrasisi, tarihte bir dönüm noktasıdır ve günümüzde bile etkisini sürdürmektedir.

www.tarihtendersler.com