Sümerlerin Türklüğü
Sümerlerin Türklüğünü, bilimsel kaynaklarla gösteren yabancı bilim adamlarının kaynaklarının incelemesi
Ön Söz
Ulu önderimiz Atatürk’ün izinden giderek, kendisinin sürdürmüş olduğu, savlarını tamamen bilimsel verilere ve kaynaklara dayandırdığı Türk Tarih Tezi’nin geliştirilmesini bir Türk genci olarak borç bildiğim için okuyacağınız araştırmayı yaptım.
Ümit ediyorum ki bu çalışmam, bu alanda nice çalışmalara vesile olur ve biz Türkler olarak uygarlığa katmış olduğumuz değerlerimiz ile bizlere barbar, uygarlık yıkıcı, kanser hücresi vb yakıştırmaları yapan şahsiyetlere en güzel cevaplarımızı vermiş oluruz .
Sümer-Akkad
Sümerlerin, Turani kavimlerle olan ilişkisi yaklaşık 150 yıldır süre gelen bir konudur. Yalnız Joseph Halevy gibi tarihçiler, Sümer-Akkad dilinin Turani kavimler ile olan ilişkisi ortaya çıkınca olguları bükmüş, hatta Sümer dilinin bir dil olmadığını dahi iddia edebilmişlerdir [1]. Kendi mesleklerine ve şahsiyetlerine saygısı olan, herhangi bir kavime, ırka kin gütmeyen, gerçeği olduğu gibi aktaran yabancı tarihçiler ve dil bilimciler de vardır.
Alman Profesör Fritz Hommel, hem Doğu hem de bir Dil Bilimcidir ve araştırmalarını özellikle Sümerliler üzerine yapmıştır. Yaptığı dil araştırmaları sonucunda Sümerce ve Türkçe dillerine ait 200 kelimeyi birbirileriyle karşılaştırıp [2], Sümerce’nin bir Türk dili olduğu sonucuna ulaşmıştır. Fritz Hommel’den yaklaşık 50 yıl sonra, ABD’li Profesör, Tarihçi ve Gen Bilimci Calvin Ira Kephart, ırkların tarihini ve kökenini incelediği eserinde, Sümerleri Türklerin bir kolu olarak göstermiştir [3]. Profesör Fritz Hommel ve Profesör Calivin Ira Kephart, Sümerce ve Türkçe’yi direkt olarak birbirine ilişkilendirirken, 1915 yılından öncesine dayanan araştırmalar ise, Sümer-Akkad dilini genelde herhangi bir etnik kökene indirgemeden, kavim olarak Turanlılar ile ilişkilendirmişlerdir.
Bir İngiliz Asurolog ve Arkeolog olan George Smith eserinde, Fırat Nehrinin yöresine, Mezopotamya’ya yerleşen ilk uygarlığın Turanlılar olduğunu belirtmiştir [4]. Asurolog ve arkeolog George Smith ile aynı dönemde yaşayan ve aynı görüşleri savunan bir başka Profesör, Tarihçi, Arkeolog ve Dil bilimci Fransız Francois Lenormant’tır. Yazdığı eserinde Sümer-Akkad dilinin, Ural-Altay dil ailesine mensup bir Turan dili olduğunu vurgulamakta olup, Alman Profesör Fritz Hommel gibi bazı dil bilimsel örnekler vermektedir [5].
Lenormant, Sümer-Akkad kavimlerinin metalürji tanrısına sahip olduğunu saptar ve bunu Turanlılar ile ilişkilendirir [6]. Araştırmacı-Yazar Cengiz Özakıncı, Turanlı kavimlerin, sertlik derecesi yüksek olan yeşim taşını dahi yontabilecek madencilik ve metalürji bilgisine sahip olduğunu ortaya koyar [7]. Lenormant ile aynı dönemde yaşamış olan İngiliz Dil Bilimci olan Isaac Taylor, Lenormant’ın görüşlerini şiddetle destekler ve Ural-Altay bölgesinde yaşayan Turanlı kavimlerin, metalürji alanında oldukça gelişmiş olduğunu belirtir. Isaac Taylor ayrıca metalürji bağlantısını, madencilik alanında oldukça gelişmiş olan Etrüsklerin kökeninin yine Ural-Altay bölgesi olduğunu kanıtlamak için kullanır ve Etrüsklerin Lenormant’ın belirttiği Turani kavmine mensup olduğunu savunur [8]. Isaac Taylor devam eder ve Asur ve Babil’de konuşulan dilin, Sümer-Akkad dilinden türemiş olduğunu belirtip, dilin Turani bir dil olduğunu yazar [8]. Isaac Taylor daha da ileri gider ve Asurolog George Smith gibi bu büyük uygarlıkların (Sümer-Akkad, Elam, Babil ve Asur) Turani kavimlerin eseri olduğunu savunur [8].
1856 yılında Edward Hincks “Zeitschrift der Deutschen morgenländischen Gesellschaft” adlı dergideki bir makaleye istinaden, Alman Profesör Brockhaus’a bir mektup yazar. Mektubun bir bölümünde Sümer-Akkad dilinin, Turani dillerine olan dil benzerliğinden bahseder [9]. Edward Hincks’ten önce Ingiliz Doğu Bilimci Sir Henry Rawlinson; Iskit uygarlığını araştırırken, Asur dilinin hece yazısını inceleyerek ulaştığı sonucu “Royal Asiatic Society” kurumuna sunar. Raporda; Babil’de yaşayan Iskitlerin aslında Sümerliler-Akkadlılar olduğu ve Babil’deki bu büyük uygarlığın sahibinin yine Iskitlerin olduğunu yazar [10]. Edward Hincks ve Henry Rawlinson’nun çevirileri şüphe ile karşılanır. Bunun üzerine 1857 yılında “Royal Asiatic Society” genel sekreteri Edwin Norris, Asur kralı Tiglath-Pileser dönemine ait – o tarihte yeni bulunmuş olan – çivi yazılarının çevirisinin yapılmasını ister. Bunun için dört kişi seçilir. Bunlar Asurolog Edward Hincks, Doğu Bilimci Sir Henry Rawlinson, Alman-Fransız Doğu ve Dil bilimci Jules Oppert ve Doğu Bilimci William Henry Fox Talbot olur [11].
Bu dört kişi birbirinden bağımsız ve habersiz çalışarak çivi yazılarını çevirir ve raporlarını “Royal Asiatic Society” kurumuna sunarlar. Bu raporları bir jüri heyeti inceler, çevirileri karşılaştırır ve büyük bir bölümünün birbiriyle uyuştuklarını saptayıp, konsensüs sağlandığını belirtir.Jüri, Asurca dilinde olan çivi yazılarının başarılı bir şekilde çevrilmiş olduğunu kabul eder [11]. Tüm bu bulguların ışığında, dünyanın en prestijli ansiklopedisi olan Britannica Ansiklopedisi’nin 1889 yılındaki baskısında, “Babylonia and Assyria” maddesinde Babil’de kurulmuş olan uygarlığın tamamının Turanlı kavimlerin eseri olduğu ve yine çivi yazısının Turani kavimlerince bulunduğunu yazar. Yine Asurluların, Sümer-Akkad soyundan gelen Turanlı bir kavim olduğu ve tüm kültür, bilim, dil gibi niteliklerini, Sümer-Akkad uygarlığından aldığı belirtilmiştir [12]. Britannica Ansiklopedisi’ndeki bu maddeyi Asurolog ve bir Dil Bilimci olan Henry Sayce yazmıştır ve yararlandığı kaynaklardan bazıları Sir Henry Rawlinson ve Jules Oppert’in eserleridir [12].
Sonuç
19 ve 20. yüzyıldaki araştırmaların ışığında, Sümer-Akkad dilinin özellikle Turani kavimlerle ve daha sonra Türkçe ile ilişkisini yadsımak, tarih ve dil biliminin sunmuş olduğu tüm ilmi gerçekleri reddetmektir. Kaynakça olarak belirttiğimiz dünyaca ünlü akademisyenlerin arkeoloji çalışmalarını ve bulgularını, dil bilimsel çalışmalarını, ortaya sundukları bilimsel kanıtları reddetmektir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bizzat oluşturduğu Türk Tarih Tezi bazı kesimlerince belirtildiği gibi bir hayal ürünü değil, tam tersine doğumundan 20-25 yıl önce ortaya konulmaya başlanılan tamamıyla bilimsel temellere, verilere ve dünyaca ünlü akademisyenlerin bulgularına dayanan bir tezdir. Tezin doğruluğunun tescili de onlara aittir.Korkusuz Kalem
Kaynaklar
[1] J. Halévy. Mélanges de critique et d’histoire relatifs aux peuples sémitiques. Maisonneuve, 1883, s.438.
[2] F. Hommel. Zweihundert sumero-türkische Wortvergleichungen als Grundlage zu einem neuen Kapitel der Sprachwissenschaft, Autogr, 1915.
[3] C. I. Kephart. Races of Mankind, Their Origin and Migration: All Recognized Ancient Tribes and Nations Identified and Migrations Traced, Philosophical Library, 1960, s.74.
[4] G. Smith. Assyrian Discoveries: An Account of Explorations and Discoveries on the Site on Nineveh, During 1878 and 1874, Scribner, Armstrong & Company, 1876, s.449.
[5] F. Lenormant. Chaldean Magic: Its Origin and Development, Bagster, 1877, s. 268–269.
[6] F. Lenormant. Chaldean Magic: Its Origin and Development, Bagster, 1877, s. 363–364.
[7] C. Özakıncı. Avrupalıların Ataları Türk’tür. Bütün Dünya Dergisi, Şubat 2010, s. 79.
[8] I. Taylor. Etruscan Researches, to the editor of the Times, The Times, 1874
[9] E.Hincks. “Brief des Herrn Dr. Edw. Hincks an Prof. Brockhaus”, Zeitschrift der Deutschen Morgenländischen Gesellschaft, sayı 10 (1856), s.516-518. (24 Ocak 1856)
[10] R. W. Rogers. A History of Babylonia and Assyria, cilt 2, Eaton & Mains, 1900, s. 201–202.
[11] “Comparative Translations by W.H. Fox Talbot, E.Hincks, J.Oppert, H.Rawlinson of the Inscription
of Tiglath Pileser I”, Journal of the Royal Asiatic Society, sayı 18 (1861), s.150-219.
[12] Encyclopedia Britannica, Basım 9 (1889), bkz: “Babylonia and Assyria” maddesi.