Soğuk Savaş Kavramı

SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ

     Soğuk Savaş, II. Dünya Savaşı′ndan galip çıkmış ABD, SSCB ve bu iki gücün çevresinde toplanan diğer devletler arasındaki anlaşmazlık ve rekabetin, silahlı çatışma yaşanmaksızın sürdürüldüğü döneme verilen isimdir.
Bu yeni süreç II. Dünya Savaşı sonrasında yirmi yıl boyunca sürmüştür. Bu yirmi yıllık sürecin oluşumu temelde Sovyet ABD güvensizliğine ve karşılıklı çekişmesine dayanır.

A.BLOKLARIN KURULUŞU
II. Dünya Savaşı Mayıs 1945′te Avrupa′da, Eylül′de de Asya′da sona erince, bu kıtalardaki güçler dengesinde boşluklar meydana geldi. Bu gelişmede, yenilen Almanya, İtalya ve Japonya′nın yanında, galip İngiltere ve Fransa′nın da savaştan büyük ölçüde yıpranmış olarak çıkması önemli rol oynadı.
Savaştan sonra Avrupa′da Almanya′nın, Asya′da Japonya′nın yerini tek başına dolduracak devlet bulunmamaktaydı. Savaştan sonra güçlü olarak kalabilenler siyasi ve ekonomik doktrinleri birbirleriyle çatışan ABD ve SSCB idi.
Bu iki yeni süper güç, iki kutuplu yeni uluslararası siyasal bir yapı oluşturmuştur. Savaştan tükenmiş olarak çıkan Avrupa devletleri, yükselen bu iki gücün etrafında yerlerini almakta gecikmemiştir.

1.DOĞU BLOKLARININ KURULUŞU
Doğu Avrupa′da komünist yönetimlerin kuruluşu temelde şu dört aşamada gerçekleşmiştir:
1.         işgalden Kurtarma Aşaması: Sovyet ordusu Doğu Avrupa ülkelerine bir kurtarıcı gibi girmiş, Nazi işgali döneminde Moskova′ya kaçmış olan yerli komünist liderler Sovyet ordusu ile birlikte ülkelerine geri dönerek yönetimi ele almışlardır.
2.         Koalisyon Aşaması: Savaş sonrası dönemde komünist, sosyalist, liberal ve çiftçi partilerinin oluşturduğu koalisyon hükümetlerine Alman yanlısı partiler alınmadı ve kısa bir süre içinde kapatıldı. Geniş halk kitleleri tarafından desteklenen koalisyonlar, Sovyet yönetimi ile sıkı ilişkiler kurmayı tercih etti.
3.         Koalisyonları Oluşturan Diğer Partilerin Saf Dışı Bırakılması Aşaması: Önemli bakanlıkları ellerinde bulunduran komünistler, zamanla hükümeti bütünüyle ellerine geçirdi. Siyasal parti liderleri Hitler′le işbirliği yapmak ve Batı′nın casusu olmak gibi suçlamalarla siyaset sahnesinden silindi.
4.         Ulusal Komünist Kadroların Tasfiyesi Aşaması: Bu son aşama, Sovyet lider Stalin Doğu Avrupa′daki ulusal komünist yönetimleri ortadan kaldırmaya yöneldi. Diğer bir deyişle bu ülkelerde Moskova′nın istediği biçimde hareket edecek olan kadroların işbaşına getirilmesi gerekiyordu.
1947 yılı itibariyle Doğu Avrupa ülkelerinin çoğuyla ikili ittifak antlaşmaları yapılmıştı. Aynı yıl, bu devletlerle SSCB′nin ideolojik birliğini sağlayan “Kominform” kuruldu. Ocak 1949′da uluslararası ekonomik bir örgütlenme olan “Comecon” kurularak, Doğu Avrupa ülkelerinin ekonomileri Sovyet ekonomisine bağlandı.

a.Doğu Bloku İçindeki Diğer Gelişmeler
Yugoslavya ve Arnavutluk: Savaş sonrasında Doğu Avrupa ülkeleri bir bir Sovyet egemenliğine girerken bu iki devlet bağımsız olmak konusunda direndi.
Bu direnmenin başlıca iki nedeni vardır:
♦          II. Dünya Savaşı bittiğinde bu iki devlette de halkın desteğine sahip liderler
vardı. Alman işgalinden kendi orduları sayesinde kurtulmuşlardı.
♦          Bu ülkelerin liderleri iktidarlarını sürdürebilmek için Sovyet desteğine dayanmak zorunda değillerdi.
Yugoslavya′da 1945′te 6 devletten oluşan Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti kuruldu. Arnavutluk′ta ise 1945 seçimlerini Enver Hoca′nın Demokratik Cephesi kazandı ve Arnavutluk Cumhuriyeti kuruldu.
Stalin, Kominform′u kurarken kendisini destekleyen Tito, aynı zamanda sıkı bir Yugoslav milliyetçisi idi. Stalin′in Comecon′a tam bağlılık ve Yugoslavya′da Sovyet ajanlarının serbest faaliyetiyle ilgili isteklerini reddetti. 1948′de milliyetçilikle suçlanan Tito, Sovyet Bloku′ndan uzaklaştırıldı.
Bulgaristan: Çiftçi Partisi lideri Petkov, savaş sırasında komünistleri, çiftçileri, sosyal demokratları ve sosyalistleri içeren bir koalisyon kurmuştu. Sovyet yönetimi savaştan sonra bu hükümete karşı cephe aldı. 1946 Eylülünde yapılan referandumla önce cumhuriyet rejimi kuruldu. Kısa süre sonra da öteki partilerin kapatılması süreci başladı.
Romanya: Sovyet yönetiminin baskıları ile Romanya′da komünist Petro Groza başkanlığında bir koalisyon hükümeti kuruldu. 1947 Şubatında barış antlaşması imzalandıktan sonra muhalefet ortadan kaldırıldı. Yerli komünistlerin önemli bir bölümü idam edildi.
Macaristan: Sovyet işgalinde yapılmasına rağmen, 1945 Kasım seçimlerinde oyların ancak % 17′sini alabilen ve yenilgiye uğrayan Komünist Parti, Sovyetlerin baskısı ile koalisyon hükümetinde yer aldı. SSCB′nin Macaristan′a baskıyı artırması ile diğer partiler tasfiye edildi. 1947 yılında yapılan seçimlerde komünistler oyların % 60′ını alarak yönetime bütünüyle egemen oldu.

b.Sovyet Modeline Göre Ekonomik ve Sosyal Düzenin Kurulması

VARŞOVA PAKTI
14 Mayıs 1955′te, SSCB tarafından Varşova Paktı oluşturuldu. SSCB yanında Çekoslovakya, Bulgaristan, Macaristan, Polonya, Romanya, Doğu Almanya ve Arnavutluk bu ortak askeri savunma örgütünün üyesi oldu. Doğu Almanya, Pakt′ın askeri kanadına 1956′da katıldı. Arnavutluk 1968′de pakttan çekildi.
Birliğin kuruluşuna ilişkin ilk adım, Aralık 1954′te sekiz sosyalist ülkenin katılımıyla, ortak güvenliğin ve barışın korunması konusunda Moskova′da düzenlenen konferansta atıldı. Varşova Paktı, giderek artan savaş tehlikesine karşı biçimlendi.
14 Mayıs 1955′de Varşova Paktı′nın kurulmasını sağlayan Dostluk, İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Antlaşması′nın maddelerinden bazıları şunlardır:
1.         Üyeler ortak çıkarlarını ilgilendiren sorunlarda birbirlerine danışacaklardır.
2.         Avrupa′da silahlı bir saldırı durumunda üyeler tek tek ya da ortak bir biçimde kendilerini savunacaklardır.
3.         Birleşik Komutanlık ve Siyasal Danışma Komitesi kurulacaktır.
4.         Üyeler bu anlaşmanın amaçlarıyla herhangi bir uluslararası bağlantıya girmeyecekler ve girişimlerde bulunmayacaklardır.
5.         Taraflar birbirleriyle ekonomik ve kültürel ilişkilerde dostluk ruhu içinde davra
nacaklardır.
6.         Bu sözleşme siyasal sistemleri göz önüne alınmaksızın tüm devletlere açıktır.
7.         Doğu ile Batı arasında ortak güvenlik sağlayan bir pakt yürürlüğe girince, paktın kaldırılması göz önüne alınabilir.

Varşova Paktı′nın belli başlı kuruluş amaçları şunlardır:♦          Bir NATO saldırısına karşı Doğu Avrupa ülkelerini savunmak
♦          Sosyalist ülkelere ve sosyalizmin yayılmasına karşı kurulan NATO′nun askeri etkinliğini artırmasına ve silahlanma girişimlerine karşı cevap vermek
♦          Ulusçu, Sovyetlerden bağımsız oluşumların Doğu Avrupa′da yayılması ve
güçlenmesini engellemek
♦          SSCB′nin Doğu Avrupa′daki etki ve denetimini güçlendirmek

 

COMECON
25 Ocak 1949′da sosyalist ülkeler arasında ekonomik işbirliği ve dayanışma amacıyla uluslararası bir örgüt kurulmuştur. Merkezi Moskova′da olan bu örgüt Avrupa′da COMECON olarak adlandırılmıştır.

COMECON′un kuruluş amaçları:
♦          Ekonomik gelişme için uzmanlaşma ve işbirliğine dayalı planlar hazırlamak
♦          Hammaddelerin üretim ve dağıtımını yönlendirmek
♦          Üye ülkeler arasında ve öbür ülkelerle ticareti geliştirmek için ortak girişimde bulunmak
♦          Bilimsel ve teknik araştırmalarda işbirliği yapmak
COMECON üyesi ülkeler yeryüzündeki sanayi üretiminin 1/3′den ve ulusal gelirin 1/4′den fazlasını sağlamaktaydı. Yüzölçümü 25 milyon km2 olan üye devletler, topraklarında demir, kurşun ve çinko rezervinin % 50′si; doğal gazın % 4O′ı; manganez rezervinin % 80′i, petrol ve kömür gibi enerji kaynaklarının 1/3′ünü, nikel ve Volfram′ın 2/3′ünü bulundurmaktaydı.

KOMİNFORM
SSCB II. Dünya Savaşı′nın hemen ardından İran, Türkiye ve Yunanistan′a yönelik baskılara yönelmiş ve Doğu Avrupa ülkelerinde kurdurduğu komünist yönetimlerle bu ülkeleri denetimi altına almıştır.
ABD yönetimi Avrupa′daki Sovyet tehdidine karşı Mart 1947′de Truman Doktrini, Haziran 1947′de de Marshall Planı′nı devreye soktu. Truman Doktrini, Amerika′nın Sovyet tehdidine maruz kalan ülkeleri desteklemesine, Marshall Planı ise Avrupa′yı ekonomik bakımdan güçlendirmeye dönüktü.
Moskova, ABD′nin bu adımlarına karşılık, sosyalist ülkelerle bağlarını güçlendirmek ve uluslararası komünist hareketleri bir merkezden yönetmek için yeni açılımlara yöneldi. Eylül 1947′de Polonya′da bir araya gelen farklı ülkelerden komünist parti liderleri 5 Ekim 1947′de Kominform′u kurdu.

KOMİNFORM′un kuruluş amaçları:
♦          İşçilerin yegane vatanı olarak SSCB′nin savunulması
♦          ABD tarafından temsil edilen emperyalizme karşı mücadele edilmesi
♦          Bütün dünyayı kapsayacak olan bir Sovyetler Cumhuriyeti′nin kurulması

c.Sosyalist Blokta Sarsıntılar

SOVYETLER BİRLİĞİ  YUGOSLAVYA ANLAŞMAZLIĞI
«   Doğu Bloku′nda yaşanan tek kutuplu oluşuma bölge ülkelerinden ilk ciddi tepki Yugoslavya′dan geldi. Yugoslavyalılar, Ruslarla 1945 yılından beri bazı konularda anlaşmazlık yaşıyordu. Bu anlaşmazlığın temel nedenleri şunlardır:
♦          SSCB′nin, Yugoslavya′yı tam denetim altına almak istemesi,
♦          Yugoslavya′nın hem bağımsızlığa hem de Balkanlarda üstünlüğe sahip olmasına Sovyetlerin karşı çıkması
♦          İki devlet arasında ideolojik bazda görüş ayrılıklarının baş göstermesi
«   Bu nedenlerle SSCB ile Yugoslavya′nın arası açılmış, Yugoslavya, 28 Haziran 1948′ de, Kominform′dan çıkarılmıştır. Bu gelişmeler nedeniyle Doğu Bloku devletleri ile SSCB′nin hedefi haline gelen Yugoslavya 1953′te Balkan Paktı′na girdi.
«   1955 yılından itibaren Sovyet Yugoslav ilişkileri düzelmeye başladı. Bununla beraber Yugoslavya, bu tarihlerden itibaren daha çok Asya Afrika ülkeleriyle, Bağlantısızlar grubunun öncülüğünü yapacak girişimlere başladı.

SOVYETLER BİRLİĞİ  ÇİN ANLAŞMAZLIĞI
Doğu Bloku′nda yaşanan asıl büyük ayrışma SSCB ile Çin arasındaki anlaşmazlıklarla ortaya çıktı. 1949′da komünist bir yönetime sahip olan Çin, SSCB′ye yakın durmuş ve 1950′de bir dostluk anlaşması imzalamıştır. ABD′nin, Çin′deki yeni rejimi tanımayarak Çin′e ticaret ambargosu koyması ve Çin′in BM′den çıkarılması, Çin Sovyet dostluğunu güçlendirdi. Ancak Çin′in zamanla bağımsız politikalara yönelmesi, SSCB ile anlaşmazlık konularının ortaya çıkmasına yol açtı.

Sovyet  Çin anlaşmazlığını doğuran temel faktörler:
♦          Uluslararası komünizm hareketlerinde liderlik rekabetinin başlaması
♦          Tarafsız ülkelerde nüfuz rekabetine girişilmesi
♦          Batılı devletlerle ilişkilerin niteliği konusunda anlaşmazlıklar yaşanması
♦          Sovyet ekonomik yardımının miktarı ve zamanı konusunda görüş ayrılıkları yaşanması
♦          Doğu Türkistan ve Moğolistan gibi sınır bölgelerde sorunların baş göstermesi
Çin yönetimi SSCB′nin Batı ile yumuşama sürecine girmesine şiddetle karşı çıkmaya başlayınca, Sovyet yönetimi, Çin ile yapmış olduğu yardım anlaşmasını iptal etti. 1962′den itibaren Çin Sovyet sınırında çatışmalar başladı. Çin, 1963′te Moskova′da ABD ile SSCB arasında yapılan “Nükleer Denemeleri Kısmen Yasaklayan Anlaşmadı imzalamayı reddetti.
Anlaşmazlığın en önemli nedenlerinden biri olan sınır sorunu Ekim 1969′da, Pekin′de iki devlet arasında yeniden görüşüldü fakat bir sonuç alınamadı. Çin ile SSCB arasında başlayan anlaşmazlık Çin′in çok yönlü bir dış politika izlemesiyle şiddetlenmiş, bu da Doğu Bloku içerisinde bölünmelere neden olmuştur.

2.BATI BLOKUNUN KURULUŞU
İngiltere

İngiltere 2. Dünya Savaşı′nda üç partinin oluşturduğu savaş kabinesi tarafından yönetildi. İngiliz halkı nezdinde büyük bir prestiji olan Churchill 1945 seçimlerini kaybetti. Bunda İngiliz halkının savaş dönemi sıkıntılarına tepkisi rol oynamıştır.
Ekonomik üstünlüğü sona eren İngiltere, ABD′ye bağımlı hale geldi. İngiliz hükümeti ekonomisini düzene sokmak için ABD′den ekonomik yardım istemek durumunda kaldı.
Amerikan yardımı yalnız İngiliz ekonomisi kurtarmakla kalmamış, tüm Batı Avrupa′da ekonomik kalkınmanın temelini oluşturmuştur.

Fransa
Fransa savaştan sonra Nazilerle işbirliği yapmamış partilerin oluşturduğu Ulusal Birlik Hükümeti tarafından yönetildi. Ülkede De Gaulle′ün tek başına iktidar olduğu 1958′e kadar, siyasal istikrarsızlık yaşandı. Savaşın getirdiği yıkım Fransa′yı büyük bir ekonomik bunalımın içine itmişti. Partiler arasında ciddi anlaşmazlıklar vardı. Diğer yandan Hindi Çini′de başlayan ulusal kurtuluş savaşı, Fransa ekonomisine ayrı bir yük getirdi.

İtalya
Haziran 1946′da düzenlenen referandum ile İtalya′da monarşi yönetimi sona erdirildi ve cumhuriyet kuruldu. Ülkeyi 1953 yılına kadar çeşitli koalisyonlar yönetti. Bu durum İtalya′yı iç karışıklık ve siyasal istikrarsızlık ortamına sokmuştur.

Almanya
Almanya, II. Dünya Savaşı sonunda Yalta ve Potsdam konferansları ile 4 işgal bölgesine ayrılmıştı. SSCB ülkenin doğu bölgesini, ABD güney, İngiltere kuzey ve batı bölgelerini işgal etti. Fransa′ya ise İngiliz ve Amerikan işgal bölgesinin bir bölümü verildi. Sovyet işgal bölgesi içinde kalan Berlin de 4 ayrı işgal bölgesine ayrıldı.
Müttefikler Almanya′da,
♦          barış antlaşmasının imzalanması,
♦          işgal bölgelerinin birleştirilmesi,
♦          Almanya′da demokrasiye geçilmesi,
♦          Almanya′dan alınacak tamirat bedeli,
♦          işgal bölgelerinin ekonomik olarak birleştirilmesi
konularında ciddi anlaşmazlıklar yaşamıştır. Çözüm için 19461948 yılları arasında toplantılar yapıldı ancak ciddi bir sonuç alınamadı.
–      Ekonomik Anlaşmazlıklar: Potsdam′da Almanya′nın ekonomik bütünlüğünün korunması kararı alınmıştı. Ancak konferansa katılmayan Fransa bu karara uymadı. SSCB, işgal sırasında yitirdiklerini karşılamak gerekçesiyle, işgal bölgesindeki tahıl fazlasına ve teçhizata el koydu.
–      İngiliz işgal bölgesi, Almanya′nın endüstri bakımından en gelişmiş yeriyse de savaştan en çok zararı burası görmüştü. İngiltere, savaştan sonra içine düştüğü ekonomik bunalım nedeniyle Almanya′ya yardım edecek durumda değildi. Dolayısıyla, ABD, her iki işgal bölgesinin ekonomik kalkınma sorumluluğunu yüklenmek durumunda kaldı.
–      Siyasal Anlaşmazlıklar: SSCB, işgali altında tuttuğu Alman topraklarındaki sanayiyi hızla devletleştirmeye başladı. ABD ise kendi kontrolü altındaki bölgede liberal ekonomiye sahip bir devlet yapısı öngörüyordu. Aslında her iki tarafın amacı da, Almanya′nın yeniden güçlenerek Avrupa barışını tehdit etmesini önlemek idi. Ancak soğuk savaş başlayıp, iki devlet arasındaki ilişkiler gerilince, gelişmeler Almanya′nın ikiye bölünmesiyle sonuçlandı.

Berlin Ablukası ve Bölünme
1947 yılında Batılı devletler kendi işgal bölgelerinin ekonomik bütünleşmesi için adım attı. Bu üç işgal bölgesinde bir Alman hükümetinin kurulması kararlaştırıldı. Sovyet yönetimi bu girişimi boşa çıkarmak cin Berlin′i abluka altına aldı. Yaklaşık 150 km Sovyet işgal bölgesi içinde kalan Berlin′in ablukaya alınması, şehrin batıyla olan kara bağlantılarını koparttı.
Sovyet yönetimi Berlin′e temel ihtiyaç maddelerinin akışını keserek Batılıları ödün vermeye zorladı. Batılı ülkeler oluşturdukları hava koridoru ile Berlin′in ihtiyacı olan malzemeleri hava yoluyla temin etmeye başladı. Ablukanın etkili olmadığını gören Sovyet yönetimi 12 Mayıs 1949′da ablukayı kaldırdı.
Batı Almanya′da Eylül 1948′de Kurucu Meclis yeni anayasanın yürürlüğe girmesini sağladı. Ağustos 1949′da yapılan seçimler sonucunda Conrad Adenauer tarafından yeni hükümet kuruldu. Bu şekilde Federal Almanya Devleti şekillenmiş oldu. 7 Ekim 1949′da Sovyet denetimi altında Alman Demokratik Cumhuriyeti′nin kurulduğu ilan edildi.

a.Truman Doktrini
ABD Başkanı Harry Truman 12 Mart 1947′de Amerikan Kongresi′nde, “Amerikan dış politikasının, dış baskılara karşı koymaya çalışan özgür ulusları destekleme amacına yönelmesi gerekmektedir.” ifadelerini kullandı. Kongre′den Türkiye ve Yunanistan′a 400 milyon dolarlık askeri yardım yapmak için yetki aldı. 22 Mayıs 1947′de başlayan Truman yardımı ile Yunanistan′a 300 milyon dolar, Türkiye′ye ise 100 milyon dolar verildi.

Truman Doktrini′nin özellikleri Nelerdir?
♦          Dünyanın iki bloğa ayrıldığını ortaya koymuştur.
♦          SovyetAmerikan mücadelesinin başladığını ilan etmiştir.
♦          Soğuk savaşın ilk adımlarını oluşturmuştur.
♦          Doğu Avrupa ve Balkanlardaki bölünmeyi çok daha kesin çizgileriyle ortaya koymuştur.
♦          Yunan İç Savaşı′nda merkezi hükümetin komünistlere karşı galip gelmesinde yardımcı etkili olmuştur.
♦          Türkiye ile Batı Bloku arasındaki ilişkileri iyileştirmiş ve Türkiye′nin NATO′ya girmesini sağlayacak sürece katkıda bulunmuştur.
♦          SSCB′nin güneye doğru genişlemesinin önünü kesmiştir.
Truman Doktrini komünist Balkan devletleri arasındaki ittifak görüşmelerini hızlandırmıştır. ABD, Truman Doktrini′nin ardından nüfuz alanını Orta Doğu′ya genişletmek için İngiltere ile birlikte girişimlerde bulunmuş, ancak ilerleme sağlayamamıştır.

ABD Tınman Doktrini′ne Neden Gerek Duydu?
       II. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa′ya yönelik Sovyet tehdidinin artması Truman Doktrıni′nın gerekçesini oluşturmuştur. Doğu Blokunun Sovyet denetimi altına girmesi dışında, Sovyet etki alanı Yunanistan′ı da alacak biçimde güneye doğru genişleme yoluna girmiştir. İngiltere′nin II. Dünya Savaşı′ndan Doğu Akdeniz ve Orta Doğu′da, yükselen Sovyet tehlikesine karşı çıkacak ve Türkiye ile Yunanistan′ı destekleyecek gücü kendisinde bulamamıştı. Bu nedenle de, bölgedeki sorumluluklarını başka bir devlete devrederek kurtulmak istiyordu. Ekonomik sorunlarla boğuşan İngiliz hükümeti, Şubat 1947′de ABD′ye verdiği notayla, Türkiye ve Yunanistan′ın Batı savunması için önemli olduğunu, bu nedenle de asken ve ekonomik yardım yapılması gerektiğini, bu sorumluluğun da ABD′ye ait olduğunu bildirdi.

b.Marshall Planı
Marshall Planı Nedir?

II. Dünya Savaşı sonrasında ABD Başkanı George Marshall tarafından 1947 yılında ortaya atılan ve 19471951 yılları arasında uygulanan ABD kaynaktı bir ekonomik yardım paketidir. Planın mimarı olan Başkan George Marshall Haziran 1947′de Avrupa ekonomilerini tekrar kalkındırmak için çok geniş kapsamlı bir program önerdi.
ABD yönetimi Avrupa ülkelerinin ekonomik sıkıntılarının uzun vadede ABD için de olumsuz sonuçlar doğuracağını, dolayısıyla bu ülkelere yardım yapılması gerektiğini düşünüyordu

Marshall Planı′ndan Kimler Yararlandı?
Aralarında Türkiye′nin de bulunduğu 16 ülke, bu plan uyarınca ABD′den ekonomik kalkınma amaçlı olarak yardım almıştır. “Marshall Planı” olarak adlandırılan Avrupa Kalkınma Projesi, Doğu Avrupa ülkeleri ile Sovyetler Birliği′ni de kapsama alanına almaktaydı. Ancak bu devletler planı reddetti. 1947′de dört yılı kapsayan (19471951) Marshall yardımı başladı.
Marshall Planı, katılmak isteyen her Avrupa ülkesine ekonomik yardım içeriyordu. Amerikan yönetimi 16 devlete (İngiltere, Fransa, Belçika, İtalya, Portekiz, İrlanda, Yunanistan, Türkiye, Hollanda, Lüksemburg, İsviçre, İzlanda, Avusturya, Norveç, Danimarka ve İsveç) 6 milyar dolarlık bir ekonomik yardım yaptı. Bu yardım ileriki yıllarda 12 milyar dolara ulaştı. Marshall yardımları sonucunda Avrupa′daki sanayi üretimi savaş öncesine oranla artış gösterdi.
Marshall Planı′na karşılık Sovyetler de uyduları arasındaki ekonomik ilişkileri ve iş birliğini artırmak amacıyla, Molotof Planı′nı ortaya attı. Zira Çekoslovakya gibi bazı Doğu Bloku ülkeleri Marshall Planı′na katılmak istiyordu.

NATO′nun Kurulmasının Nedenleri Nelerdir?
İki süper güç arasında güven krizinin derinleştiği bir dönemde Şubat 1948′de Prag darbesi yaşandı. Bu darbe ile Çekoslovakya′nın Sovyet etki alanı içine girmesi Batı′da tepki ve endişe oluşturdu. 17 Mart 1948′de bir araya gelen Belçika, Fransa, Lüksemburg, Hollanda ve İngiltere, Brüksel Antlaşması′nı imzalayarak ortak savunma sistemi kurmayı, ekonomik ve kültürel ilişkilerini güçlendirmeyi kararlaştırdı.
Brüksel Antlaşması′nın en önemli maddesi Taraflardan biri Avrupa′da silahlı bir saldırıya uğradığı takdirde, antlaşmayı imzalamış bulunan öteki devletler, ellerindeki askeri ve öteki tüm olanaklarla saldırıya uğrayana yardım edeceklerdir.” hükmü idi. Eylül 1948′de Brüksel Antlaşması çerçevesinde Batı Birliği Savunma Örgütü adıyla bir askeri organ kurulmuştur.
NATO, Brüksel Antlaşması′nı imzalayan devletlerin Amerikan desteğini almak istemelerinin bir sonucudur. NATO′nun oluşumunu sağlayan Kuzey Atlantik Antlaşması 4 Nisan 1949 tarihinde Washington′da imzalanarak yürürlüğe girdi. Antlaşma ile birlikte Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü, yani NATO kurulmuş oldu.
NATO kuruluşunun üçüncü yılında içine Türkiye ile Yunanistan′ı 1955′te Federal Almanya′yı ve 1974′te İspanya′yı alacak biçimde genişledi.

NATO′nun Kurulduğu Uluslararası Ortam
II. Dünya Savaşı′ndan sonra Avrupa′da soğuk savaşın tırmanmasında,
•          Almanya konusunda SSCB ile Batı devletleri arasında görüş ayrılıktan yaşanması
•          Doğu Avrupa ülkelerinin Sovyet etki atanına girmesi
•          İdeolojik ve ekonomik örgütlenmenin başlaması
•          Japonya′da Müttefikler arasında ortak bir anlayışın kurulamaması
•          Truman Doktrini ile Marshalt Planı
•          Iran ile Türkiye üzerindeki Sovyet baskısı gelişmeleri rol oynamıştır.

NATO′nun Yapısı
–     NATO′nun başında, üye devletlerin dışişleri bakanlarından oluşan Kuzey Atlantik Konseyi vardır. Konsey ittifakın en yüksek karar organıdır. NATO temelde askeri bir kuruluş olmasına rağmen, karar vericiler sivil siyasi otoritedir. Üye devletler egemen olduklarından ve eşit haklara sahip bulunduklarından, konsey tüm kararlarını oybirliği ile alır.
–      Konsey ve Savunma Planlama Komitesi′ne NATO Genel Sekreteri başkanlık eder. NATO′nun en yüksek askeri organı ise, üye ülkelerin genelkurmay başkanlarından oluşan Askeri Komite′dir.

NATO′nun Özellikleri Nelerdir?
♦          ABD′nin barış zamanında Avrupa ülkeleri ile yaptığı ilk askeri ittifaktır.
♦          II. Dünya Savaşı sonrasının kargaşa orta mında, Batı Avrupa ülkeleri ile ABD arasındaki ilişkilere belirli bir düzen getirmiştir.
♦          İki  blok arasındaki  soğuk savaşın  doruk noktasını oluşturmuştur.
♦          SSCB′nin   1955  yılında  Varşova   Paktı′nı kurmasına ortam hazırlamıştır.

d.Avrupa Konseyinin Kuruluşuİngiltere, Fransa, İtalya, Belçika, Hollanda, Lüksemburg, Danimarka, İrlanda, İsveç ve Norveç′in katılımıyla 5 Mayıs 1949′da Londra′da bir anlaşma yapılmış ve merkezi Strasbourg olmak üzere Avrupa Konseyi kurulmuştur. Avrupa Konseyi′nin kuruluş amacı, üye devletlerin ekonomik ve toplumsal alanlarda işbirliğini sağlamaktı. Örgüte 1949′da Türkiye ve Yunanistan, 1950′de Federal Almanya, 195Vde Avusturya üye olmuş ve üye sayısı zamanla 23′e yükselmiştir.
İnsan hakları, medya, hukuki işbirliği, sosyal dayanışma, sağlık, eğitim, kültür, spor, gençlik, yerel demokrasiler, sınır ötesi işbirliği, çevre ve bölgesel planlama Konsey′in çalışma alanları yer almaktadır. Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi de Avrupa Konseyi′ne bağlı bir kurum olarak faaliyet göstermektedir.

e.Avrupa Ekonomik Topluluğu(AET)
Avrupa devletleri, 1950′li yılların başından itibaren aralarındaki işbirliğini derinleştirmek üzere çalışmalarına hız verdi. “Avrupa Ekonomik Topluluğu”nun temelleri Federal Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg′un katılımıyla 18 Nisan 1951 ′de Paris′te kurulan Avrupa Kömür ve Çelik Birliği ile atıldı.

Avrupa Kömür ve Çelik Birliği′nin Kuruluş Amaçları:
♦          Üye ülkelerin kömür ve çelik kaynaklarını, ulusal ticaret sınırlarından, arınmış ortak bir pazar içinde bir araya getirmek
♦          Avrupa′nın ekonomik birliğini ve yaşam düzeyini yükseltmek Avrupa Kömür ve Çelik Birliği′ni oluşturan altı devlet oluşturdukları ortak pazarı bütün ekonomik alanlara yaymak üzere, 25 Mart 1957′de Roma′da iki antlaşma imzaladı. Bu antlaşmalardan ilki Avrupa Ekonomik Topluluğu′nun kurulmasını sağlayan atlaşmadır.

AET′nin Kuruluş Amaçları:
♦          Üye ülkelerin toplam ekonomik kaynaklarını ortak pazar içinde toplamak
♦          İçinde mal, insan, hizmet ve sermayenin serbestçe dolaştığı ve dış ticaret ve tarım gibi konularda izlenecek ortak politika belirlemek
♦          Ulusal ekonomik politikaların ikinci planda kalacağı bir ortak pazar oluşturmak
♦          Avrupa′da ekonomik ve sosyal ilerlemeyi sağlamak ve yaşam koşullarını iyileştirmek

Avrupa Atom Enerjisi Birliği′nin Kuruluş Amaçları:
♦          Atom enerjisinin barış ve güvenlik yoluyla kullanılmasını sağlamak
♦          Üye devletlerin bir nükleer endüstri kurmalarını sağlamak
♦          Üye ülkelerde yaşam düzeyini yükseltmek
Altı Avrupa devleti tarafından kurulan bu üç örgütün 1965 yılında birleştirilmesiyle Avrupa Topluluğu (AT) kuruldu. AT ağırlıklı olarak ekonomik hedeflere yönelmişken, zamanla hem ekonomik, hem de siyasi açıdan önemli bir güç haline geldi.
1973′te İngiltere, İrlanda ve Danimarka, 1981′de Yunanistan, 1986′da İspanya ve Portekiz topluluğa tam üye olmuşlardır. Böylece de topluluğun üye sayısı on ikiye yükselmiştir.

www.tarihtendersler.com