HUKUK ALANINDAKİ İNKILAPLAR
Türk İslam devletlerine bakıldığında iki hukuk görülür.Bunlardan biri şer’i diğeri de örfi hukuktur.Osmanlı da bu iki hukuku kullandı.19. yy’la doğru Osmanlının içine Tanzimat ve Islahat Fermanıyla Avrupa tarzında hukuk kuralları da girmeye başladı.Bundan önce kapitülasyonlarla zaten yabancıların kendi hukuklarını ülkede kullanma hakları vardı.Bu durum Osmanlıda bir hukuk çeşitliliği olduğunu ve bir hukuk birliğinin olmadığını gösterir.Oysa bir ülkede herkese tek bir hukukun olması lazım ki adalet olsun.Yeni kurulan devlet bunu göze alamazdı.
Çünkü
♦Osmanlıda hukuk birliği yoktu.
♦Osmanlıda günlük hayatı düzenleyen bir hukuk yoktu.
♦Ahmet Cevdet Paşa İslam hukukundan yararlanarak bir medeni hukuk yazmıştı ama bu da tam bitmemiş ve uygulamamıştı.
♦Osmanlıda kadın hakları yoktu.
♦Mevcut hukuk modern hayata cevap vermiyordu.
♦Mevcut hukukta aile, miras, kişilik hakları gibi konular eksikti ve çağdaş değildi.
♦Devlet laikliği hedeflemişti, hukukun da laik olması lazımdı.
♦Devlet batı medeniyetini ölçü almıştı, hukukun da batılı olması gerekirdi.
♦Ceza hukuku şahısların güvenliğini sağlamıyordu.
♦İktisadi ve ticari hayatı düzenleyen hukuk kuralları yetersizdi.
♦Gayrimüslimlerin kendi hukuklarının olması ikiliğe neden oluyordu.
Bu sebeplerden dolayı hukuk inkılabına karar verildi.Önce bu kanunları yazılması düşünüldü fakat o dönem için başarılamayacağından dışarıdan alınmasına karar verildi.Dünyada böyle yapmış devletlere bakıldı (Japonya), bir sıkıntı çıkmadığı görüldü. İşte bu sebeplerden dolayı bir seri hukuk inkılâbı dışarıdan alınarak yapıldı.
Bunlar
♦1921 ve 1924 Anayasaları
♦17 Şubat 1926’da İsviçre’den alınan medeni kanun bize uyarlandı.
♦İsviçre’den borçlar hukuku alınarak uyarlandı.
♦İtalya’dan ceza hukuk alınarak uyarlandı.
♦1930 belediye 1934 milletvekili seçme ve seçilme hakkının kadına verilmesi.
Sonuçta
♦Çok evlilik kalktı, nikâh mecburiyeti geldi.
♦Kadın erkek hukukta eşit sayıldı.
♦Boşanma hakkı her iki tarafa da verildi.
♦Şahitlik eşitliği getirildi.
♦Din ve mezhep farklılıkları kaldırıldı.
♦Kadına serbest çalışma hakkı tanındı.
♦Patrikhanelerin din dışı faaliyetleri yasaklandı.
♦Azınlıkların Lozan’da aldıkları haklar onların bu kanuna uyma taleplerinden sonra kalkmış oldu.
♦Hukuk birliği sağlandı.
EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDAKİ İNKILAPLAR
Osmanlı Devleti’nin eğitim müessesleri 17. yy’dan sonra çöktü.Eğitimin direği olan medreseler sadece dini eğitim vermeye başladı.Bu da Osmanlıda batı tarzında yeni okulların açılmasına neden oldu. Ayrıca azınlıkların ve kapitülasyonlardan dolayı yabancıların da okulları vardı.Bu kadar çok ve çeşitli okulun olması da eğitim birliğini bozdu.Birliğin bozulması toplumda kültür çatışmasını ortaya çıkardı.Yeni Türk Devleti bu ve aşağıdaki sebeplerden dolayı bir seri inkılap yaptı.
♦Eğitim birliğinin olmaması
♦Ülkede kültür çatışmasının olması
♦Eğitimde laikliğin hedeflenmesi
♦Eğitimde batılı, çağdaş eğitimin hedeflenmesi
♦Eğitim programlarının bilimsel olmasının hedeflenmesi
♦Eğitimin kolay ve yaygın olmasının hedeflenmesi
İşte bu sebeplerden dolayı şu inkılaplar yapıldı:
TEVHİD-İ TETRİSAT KANUNU (3 MART 1924)
Bu kanunla ülkedeki bütün okullar Maarif Vekâleti’ne bağlandı.Artık ülkedeki bütün eğitim işlerini bakanlık düzenleyecekti.
Böylece
♦Bütün eğitim kurumları bakanlığa bağlandı.
♦Azınlık ve yabancı okulların dini, siyasi amaçlı eğitim yapmaları önlendi.
♦Eğitimin laikleşmesi yolunda önemli bir adım atıldı.
♦Eğitimin çağdaş ve batılı olması için bir adım atıldı.
♦Toplumdaki kültür çatışması önlendi.
MEDRESELERİN KAPATILMASI (1924)
Tevhid-i Tetrisat Kanunu ile medreseler Maarif Vekâleti’ne bağlanmıştı.Bu kurum işlevini kaybetmiş, çağdışı kalmıştı.Sonuçta kapatılmasına karar verildi.Bunların yerine İlahiyat ve İmam Hatipler açıldı.
2 Mart 1926- Maarif Vekâleti Kanunnamesi yayınlandı.Artık hangi amaçla eğitim yapılacağı da belirlenmiş oldu.Böylece eğitim çağdaş ve modern hale getirildi.
YENİ HARFLERİN KABULU (1 KASIM 1928)
Türkler tarih akışı içerisinde çeşitli alfabeler kullanmışlardır.Bunlardan bir tanesi de Müslüman olunca alınan Arap alfabesidir.
Bu alfabe
♦Okumu yazması zordu.
♦Türkçeyi tam ifade etmiyordu.
♦Okur yazar oranını düşürüyordu.
♦Dünya ile uyumu sağlayamıyordu.
İşte bu sebeplerden dolayı Atatürk yapılan çalışmalardan sonra Latin alfabesinin Türkçeye uyum sağladığını gördü ve alfabenin değiştirilmesine karar verildi.
Böylece
♦Okuma yazma kolaylaştı ve oranı arttı.
♦Türkçe daha iyi ifade edildi.
♦Batı ile uyum kolaylaştı.
♦Çağdaşlaşma ve laiklik konusunda önemli bir adım atıldı.
♦1928 yılında açılan milli mektepler sayesinde bu alfabe millete öğretilmeye çalışılarak okur yazar oranı artırılmaya çalışıldı.
TÜRK TARİH KURUMU (1931)
Osmanlı Devleti’nde tarihi incelemeler genelde İslam tarihiyle başlar ve kendi tarihine ağırlık verirdi.M.Kemal bir milletin geçmişini bilip ondan ders çıkarması gerektiğini bildiği için bu konuya önem vererek Osmanlının bu anlayışını yıktı.
Türk Tarih Kurumunu kurarak onlardan
♦Türk tarihinin milliyetçilik ve laiklik esaslarına uygun ve bilimsel bir şekilde ele alınmasını istedi.
♦Türklerin köklerinin araştırılmasını istedi.
♦Asya medeniyetinin Türkler tarafından oluşturulduğunun ispatını istedi.
♦Anadolu’da yaşayan ilk kavimlerin Türk olup olmadığının incelenmesini istedi.
♦Türklerin dünya medeniyetine yaptığı katkılarının belirlenmesini istedi.
♦Türklerin İslam medeniyetine katkılarının bunmasını istedi.
TÜRK DİL KURUMU
M.Kemal milleti millet yapan unsurlardan birinin de dil olduğunu biliyordu.Türk dili uzun yıllar ihmal edilmişti.Yeni Türk Devleti milliyetçiliği esas almıştı.Bu durumda dilin de millileşmesi esastı.Millileşme yapılırken bilimsel ve sistemli olmalıydı.Türk Dil Kurumu bu işi sistemli bir şekilde yapacaktı.
Bu kurumdan
♦Türkçeyi yabancı dillerin (Arapça,Farsça) etkisinden kurtarmasını,
♦Türkçenin gelişimini sağlamasını,
♦Dilde sadeleştirme ve millileştirmeye gidilmesini,
♦Bu yapılırken halkın Türkçesinin esas alınmasını,
♦Türkçenin dünya dilleri arasına sokulmasını,
♦Türkçenin bilim ve kültür dili haline getirilmesini istedi.
♦Bu iki kurum da M.Kemal’in milliyetçilik ilkesinden yola çıkılarak açılmıştır.
M.Kemal döneminde ayrıca eğitim alanında
♦1925’te ilk yüksek okul olan Ankara Hukuk Mektebi açıldı.
♦1933’te İstanbul Üniversitesi ve Yüksek Ziraat Mektebi açıldı.
♦1936’da Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi açıldı.
♦Güzel Sanatlar Akademisi ve Devlet Konservatuvarı da açıldı.
TOPLUMSAL ALANDAKİ İNKILAPLAR
Yeni Türk Devleti’nin hedefi çağdaş Batı’ya ayak uydurmaktı.O halde toplumsal alanda da bazı çağdaş ve laik değişiklikler yapmak gerekliydi.
TARİKATLARIN,TEKKE ,ZAAVİYE VE TÜRBELERİN KAPATILMASI
Tarikatlar kapatıldı.İşlevini kaybetmiş olan bu kurumlar birer fesat yuvası haline gelmişti.Bunların toplanma yerleri olan tekke ve şubesi olan zaviyeler de kapatıldı.Türbeler ise insanların ölülerden medet umduğu bir yer haline gelmişti.Halifeliğin kaldırılması ve yapılan bazı inkılaplardan sonra çağdaşlaşma yolundaki Türkiye için bunlar uygun değildi.M. Kemal Türkiye’nin şeyhlerin, dervişlerin memleketi olmayacağını en iyi mürşidin ilim olduğunu en iyi tarikatın medeniyet tarikatı olduğunu söylüyordu.Buraların kapatılması ile bunlara ait şeyh, derviş, molla vs. unvanlar da yasaklandı.
KILIK KIYAFET ALANINDAKİ İNKILAPLAR
Türk inkılabında batı medeniyeti bir bütün olarak kabul edilmişti.O halde kılık kıyafette de batı ölçü alınmalıydı. Osmanlının yapısından ve sisteminden dolayı kılık kıyafet de bir çeşitlilik vardı.Kişinin kıyafetine göre milleti, dini, mezhebi, mesleği vs. anlaşılabiliyordu.M. Kemal bu şapka inkılabını Kastamonu’dan başlattı.1934 yılında çıkarılan bir kanunla dini liderler dışında dini kıyafetlerin giyilmesi yasaklandı.Böylece bu alanda da çağdaşlaşma sağlanmış oldu.
TAKVİM, SAAT VE ÖLÇÜLERDEKİ DEĞİŞİKLİKLER
Türkiye kendisine hedef olarak batı medeniyetini seçmişti.Her türlü ilişkisini bura ile yapacağından kullandığı ölçüler de buraya göre ayarlanmalıydı.Bu değişiklik dünya ile uyum için şarttı.
Böylece
26 Aralık 1925
♦Hicri ve Rumi takvim yerine Miladi takvim,
♦Alaturka saat yerine alafranga saat.
24 Mayıs1928
♦Latin rakamları kabul edildi.
1Nisan 1931
♦Arşın endaze yerine metre
♦Okka yerine kilogram alındı.
1935’te cuma tatili yerine pazar tatil yapıldı.
SOYADI KANUNU
Bu kanun çıkmadan önce devlet vatandaş ilişkilerinde büyük karışıklık yaşanıyordu.Çıkarılan kanunla herkes uygun bir soyadı aldı.Böylece devlet işlerindeki karışıklık önlendi.Meclis M. Kemal’e Atatürk soyadını verdi.
EKONOMİK ALANDAKİ İNKILAPLAR
Osmanlı ekonomisi 17 yy.’dan sonra bozulmaya başlamıştır.Avrupa’daki gelişmeler ve onların tutumu bu bozulmayı hızlandırmıştır.18 yy.’da ekonomi çökmeye başlamış, 19 yy.’da ise çökmüştür.Osmanlı kapitülasyonların da etkisi ile tam bir sömürge durumuna düşmüş, borçlarını dahi ödeyemez duruma gelmiştir.Duyunu Umumiye kurularak borçların tasviyesine gidilmiştir.Bu da Osmanlıyı iyice bitirmiştir.1911’de savaşa giren Osmanlı 1918’de savaştan çıktığında durum iyice içinden çıkmaz bir hal almıştır.I.TBMM açıldığında 1 Mart 1922’de ekonomi için bazı kararlar almıştır.O gün için bu kararları uygulama fırsatı olmamasına rağmen bu duruma verdiği önem açısından kayda değerdir.
Bu karalarda
♦Sanayiyi canlandırıp modern hale getirmek lazım.
♦Kamu çıkarlarını ilgilendiren kurumların kamulaştırılması lazım.
♦Madenler işler hale getirilmelidir.
♦Ormanların iyi değerlendirilmesi lazım.
♦Tarım sektörü desteklenmelidir.
♦Ekonomik egemenlik sağlanmalıdır.
İZMİR İKTİSAT KONGRESİ (17 ŞUBAT- 4 MART 1923)
Lozan barışı devam ederken İzmir’de bir iktisat kongresi düzenlenmiştir.Her meslek grubundan 1135 kişinin katıldığı bu kongrenin toplanma sebepleri şunlardır.
♦Lozan’da ekonomik konularda (kapitülasyon) yapılan baskılara burada alınacak kararlarla bir mesaj vermek.
♦Yeni kurulacak olan devletin ekonomik bağımsızlığı için yapılacakları planlamak.
M.Kemal burada bir konuşma yaptı.Bu uzun konuşmanın özeti şu idi.“Ekonomik bağımsızlığı olmayan bir devletin siyasi bağımsızlığından söz edilemez.” M.Kemal’in bu fikri temel ilke kabul edilerek Misak-ı İktisat karaları alındı.Bu buradaki kişilerin ekonomik bağımsızlık için yemin etmesi demekti. Böylece gereken yere (Lozan) mesaj verilmişti.Ekonomik bağımsızlığı gerçekleştirmek için şu kararlar alınmıştı.
♦Hammaddesi ülkemizde olan ekonomiye ağırlık verilecek.
♦Küçük imalattan fabrikasyona geçilecek.
♦Özel sektöre kredi sağlayacak bir banka kurulacak.(İş Bankası)
♦Özel sektörün yapamadığını devlet yapacak.
♦Demiryollarına ağırlık verilecek
♦İşçilerin sendikal hakları sağlanacak.
♦Lozan’ın imzası ile ekonomik baskılar da kalkınca bir seri yenilikler yapıldı.
TARIM
17 Şubat 1925’te Aşar vergisi kaldırıldı.Bu köylünün büyük ölçüde rahatlamasını sağladı.Bu verginin yerine arazi vergisi konuldu.Ziraat Bankası’nın çiftçiye ucuz kredi vermesi sağlandı. 1928-1929 yıllarında tarım kredi kooperatifleri kurularak çiftçi teşkilatlandırıldı.1929’da toprak reformu yapılarak topraksız köylüye toprak dağıtıldı.1933’te Yüksek Ziraat Mektebi açılarak kalifiye elaman yetiştirildi.Tohum Islah Ofisleri açılarak her bölge için en uygun tohum üretilmeye başlandı.
SANAYİ
28 Mayıs 1927’de Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarıldı.Bu kanunla özel sektörün yatırım yapması kolaylaştırıldı.1929’da gümrük tarifeleri artırıldı.Böylece sanayimiz dış sanayi ürünlerine karşı korunmaya çalışıldı.Bütün bu gayretle karşı özel sektör pek başarılı olamamıştır.
Bunun sebepleri ise
♦Halkın elinde yeterli sermaye olmaması
♦Halkın fabrika kurup işletecek teknik bilgiye sahip olmaması.
♦1929’da dünyayı saran ekonomik bunalım.
♦Sanayinin dışa karşı korunamaması.
Özel sektör başarılı olamayınca duruma devlet müdahale etti.1933’te I.beş yıllık kalkınma planı hazırlanarak beş yılda yapılacak olanlar plandı.Artık kalkınmayı doğrudan devlet yapacaktı.Planın bitmesine bir yıl kala tam 16 fabrika yapıldı. (cam, şeker, kağıt vs.)Sümerbank ve Etibank kuruldu.II.beş yıllık kalkınma planı hazırlandı ama ll.Dünya Savaşı’nın çıkmasından dolayı uygulanamadı.
ULAŞIM
Yabancıların elinde olan demiryolları alınarak millileştirildi.Cumhuriyetin ilanından Atatürk’ün ölümüne kadar 3360 km. demiryolu yapımlaştır.1945 yılına kadar 45 bin km. karayolu yapılmıştır.Karayollarında asıl atılım 1945’ten sonra olacaktır.1Temmuz 1926’da Kabotaj Kanunu çıkarılarak denizyolları millileştirilmiştir.
SAĞLIK
Sağlık hizmetlerine de gereken önem verilerek sağlık personeli sayısı artırıldı.Bulaşıcı hastalıklarla mücadele edildi.Ankara’da Hıfzı Sıhha Enstitüsü kuruldu.Bayındırlık alanında da gelişmeler sağlanarak şehirlerin imar planına göre yapılmasına çalışıldı.Okullar, hastahaneler, devlet binaları vs. binalar yapıldı.