OSMANLININ HÂKİMİYET ANLAYIŞI
Devleti diğer Türk İslam devletlerinde olduğu gibi yönetilirken İslam hukukunu ve İslam’a ters düşmeyen örfü kullanırdı.Devletin yönetiminde padişah mutlak hâkimdi.Osmanlı padişah adaylarına şehzade derdi.Bunlar belli yaşlara kadar sarayda eğitim gördükten sonra sancağa çıkarlardı.Yanlarına verilen Lala ile birlikte o sancağı yönetir böylece tecrübe kazanır ve halkı tanırlardı.Sancaklar genelde Anadolu′dan verilirdi, Rumeli’den sancak verilmezdi.Rumeli halkının genelde Hıristiyan olması bunda etkiliydi.Sancaktan yetişip padişah olan ilk kişi l. Murat’tır.Fatih sancağa çıkmayı kanun haline getirdi.Sancaktaki şehzadelerin normal bir validen yönetim açısından hiçbir farkları yoktu.Osmanlıda da devlet hanedanın ortak malı kabul edilir ama bölünmezdi.Taht da hanedanın ortak malı kabul edilirdi.Devlet adamlarının desteğini alan şehzade tahtın sahibi olurdu.I.Murat taht padişah ve çocuklarının malıdır usulünü yerleştirerek kardeşe taht yolunu bir süre için kapadı.I.Murat merkezi yapıyı güçlendirmiş l. Mehmet ise bunu tam manasıyla uygulayarak Osmanlıyı tam bir merkeziyetçi devlet yapmıştır.XVI.yy’dan itibaren devlet mutlak ve teokratik yapıya kavuştu.II.Selim sultalığı sırasında kardeş katlini önlemek için en büyük çocuğu sancağa çıkardı.Böylece en büyük çocuk padişah olmaya başladı.III.Murat ve III.Mehmet böyle tahta geçti.I.Ahmet ise ekber ve erşat sistemini getirdi.Buna göre padişah artık hanedanın en yaşlı üyesi olacaktı.Şehzadeler artık sancağa çıkmayıp sarayda oturacaklardı.Buna kafes usulü denildi ve kardeş katlini önledi.Fakat bu sistem başa gelen padişahları tecrübesiz ve halkını tanımayan bir hale getirdi.Padişahlar mutlak hâkim olup İslam hukuku ile çelişmeyen her uygulamayı yapabilirlerdi.XIX.yy’dan itibaren padişahların yetkileri sınırlanmaya başladı.
MERKEZ TEŞKİLATI
Osmanlıda yönetim her şeyi ile padişaha bağlı olup padişahta devleti merkezden idare ederdi.Merkeze Dersaadet Asitane denirdi.Merkez teşkilatının unsurları şunlardı.
SARAY
Padişahın devleti yönetip özel hayatının devam ettirdiği yerdir.XIX.yy’a kadar Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı ve Yıldız Sarayı kullanılmıştır.
Saray üç bölümden oluşurdu.
BİRUN
Sarayın dış teşkilatı olup burada yaverler, emir subayları, ulama sınıfı, yeniçeri ağası, altı bölük halkı, haberleşme elçilik teşkilatı, hekimlik, müneccimlik, inşaat, vs. bulunurdu.
ENDERUN
Sarayın iç teşkilatıdır.Padişahın güvenilir ve yetenekli kullarının eğitildiği, seçildiği yerdir.Ayrıca şehzadeler de burada eğitilirdi.Bu iş için çeşitli odalar vardı.Padişah da devleti buradan yönetirdi.Enderun’la Birun arasındaki irtibatı Bab-us Saadet kapısı sağlardı.
HAREM
Padişahın eşinin ve çocuklarının yaşadığı yerdir.Burası aynı zamanda bir okuldur.
Saray sadece devletin yönetildiği yer olmayıp her türlü kültürel faaliyetin (ekonomi moda vs.) ilham kaynağıydı.
İSTANBUL′UN YÖNETİMİ
İstanbul merkez olduğu için kendine has bir yönetimi vardı.Burada adalet işlerine taht kadısı bakardı ve kadıların çıkabileceği en üst makamdı.Şehrin güvenliği ve korunması yeniçeri ağasına aitti.Asayişi gündüzleri subaşı, geceleri asesbaşı sağlardı.Belediye işlerine şehremini bakardı.İstanbul′un ihtiyaçlarını Divan-ı Hümayun ve kadı sağlardı.Mimarbaşının izni olmadan İstanbul′da bir tek bina yapılmazdı.
DİVAN-I HÜMAYUN
Divan bugünkü manada bakanlar kuruludur.Divan her türlü askeri, mali, siyasi, şer’i işlere ve şikâyet davalarına bakardı.Fatih’e kadar padişah başkanlığında toplandığı için bir karar organıydı.Fatih’ten sonra sadrazam başkanlığında toplandığı için bir danışma organı durumuna gelmiştir.Divan devletle ilgili her türlü kararın görüşülüp karara bağlandığı yer olup aynı zamanda bir yüksek mahkemedir.Divan her kesimden insana açıktı.İster bizzat isterse dilekçe ile müracaat edilebilirdi.Divanı ilk başlatan Orhan Bey’dir, son şeklini Fatih vermiştir.Divan sabah namazından sonra toplanır ve görüşmelere başlardı.İşlerin görüşmesi bitmeyip öğlenden sonraya kalırsa buna ikindi divanı denirdi.Savaş zamanın çadırda toplanırdı, buna da ayak divanı denirdi.Divan sarayda divanhane denen yerde toplanırdı.
Divanın üyeleri şunlardı.
Padişah
Vezir-i azam
Padişahın mutlak vekili olup en yüksek dereceli devlet memuru en yetkili kişi, başbakan ve yükselme döneminde divan başkanıdır.
Vezirler
Askeri siyasi işlerden sorumlu bakanlar.
Kazasker
Divanda hukuk işlerine ve davalara bakan kadıların tayinlerini yapan kişi
Müftü
Yükselme döneminde katılmış ve fetva işlerine bakmıştır.
Defterdar
Yükselme döneminde katılmış ve mali işlere bakmıştır.
Nişancı
Yükselme döneminde katılmış toprakların dağıtım ve padişahın fermanına tuğra çekme işlerine bakmıştır.Ayrıca devletin dış yazışmalarına da bakardı.
Reis-ül Küttab
Divandaki kâtiplerin başıdır.XVII.yy’da dış işleri bakanı gibi görev yapmıştır.
Kaptan-ı Derya
XVII.yy’da divana girdi ve denizle ilgili her şeyden sorumlu kişidir.
Yeniçeri ağası
XVII.yy’da katıldı ve ordu komutanıdır.
TAŞRA YÖNETİMİ
Osmanlının sınırları genişleyinceI.
Murat Manastır merkez olmak şartı ile Rumeli Beylerbeyliği’ni
Yıldırım Beyazıt Kütahya merkez olmak üzere Anadolu Beylerbeyliği’ni kurdu.Bu beyliklerin başına seyfiye kaleminden bir idareci atadı.Bunlar hem idareci hem de askerdi.Osmanlının taşra teşkilatı aşağıdaki gibi oluşmuştur.Osmanlıda merkeze bağlı eyaletler üç bölümden oluşurdu.
Doğrudan merkeze bağlı eyaletler
Bu tür eyaletlerde dirlik sistemi uygulanırdı.Eyaletin geliri dirliklere ayrılır maaş karşılığı askerlere ve devlet memurlarına verilirdi.Bu eyaletlere saliyanesiz (yıllıksız) eyalet denirdi.Rumeli, Anadolu, Şam, Halep, Rakka, Kefe bunlara örnektir.
Özel yönetimi olan eyaletler
Genelde halkı Müslüman olan eyaletlerdir.Yöneticileri ve memurları hazineden maaş alırdı.Buna saliyane denir bu eyaletlere de saliyaneli (yıllıklı) denirdi.Vergi gelirleri de iltizama verilirdi.Mültezimler eyaletin vergisini ihale ile alır devlete peşin verir sonra kendisi eyaletten toplardı.Bu sistem Kanuni zamanında oluşturuldu.Trablusgarp, Mısır, Cezayir bu eyaletlere örnektir.
Bağlı hükümetler bağlı beylikler
Bu tür yerlerin beylerini padişah atardı.İç işlerinde serbest dış işlerinde merkeze bağlı olurlardı.Kırım, Eflak Boğdan, Hicaz bu tür yerlerdi.Tanzimat Fermanı ile iltizam sistemi kaldırıldı.İdari yapı tekrar düzenledi kazalar tekrar kuruldu.Kazaların başına halkın istediği kişiler atanmaya başlandı.Eyaletlerin yönetiminde ise büyük meclis adlı bir meclis kuruldu.Sancaklarda bu meclis küçük meclis diye adlandırıldı.
MAHALLİ TEŞKİLAT Osmanlıda devlet teşkilatı yanında kendi beldesinin düzeni ve hizmetleri için halk da teşkilatlanmıştı.
Mahalle ve köy teşkilatı
Bu beldelerde en büyük görev imam ve yiğitbaşına düşerdi.İmam padişahı temsil edip buyruklarını halka duyururdu.Yiğitbaşını o yöre halkı seçer ve güvenliği sağlardı.Köylerde ise bu işleri kadı naibi ve köy kethüdası görürdü.
Esnaf teşkilatı
Osmanlıda esnaf ve zanaatkârların da lonca adlı teşkilatları vardı.Bu teşkilat Xlll. yy’da kurulan Ahi teşkilatı ile aynı sayılırdı.XVII.yy’a kadar Müslüman gayrimüslim aynı loncaya üye olabilirlerdi, ama sonra bu görülmedi.Her loncanın bir yönetim kurulu vardı ve başkanına şeyh denirdi.
Loncaların şu görevleri vardı.
Fiyatları belirleyip kaliteli mal üretme
Esnafla hükümet arsındaki ilişkiyi sağlama
Üyelerine yardım ve kredi sağmama
Bulundukları beldenin meselelerinin çözümüne yardımcı olma
Halka mesleki eğitim verme
Cemaatler
Osmanlıda cemaatler de teşkilatlanmıştı.Yahudiler, Hıristiyanlar kendi aralarında kendi hukuklarını uyguluyorlardı.Ayrıca Müslümanlar da tarikatları sayesinde teşkilatlanmışlardı.
ORDU DONANMA
Osmanlıda askeri sınıfa Seyfiye denilirdi.Osmanlı ordusu kara ve deniz olmak üzere ikiye ayrılırdı.Osman Bey zamanında eli silah tutan herkes asker sayılırdı.Orhan Bey Yaya ve Müsellem adlı iki ordu kurdu.I.Murat ise pencik sistemiyle kapıkulu askerlerini tımar sistemi ile tımarlı sipahileri kurdu.II.Murat ise kapıkullarını devşirme sistemi ile oluşturmaya başladı.
Osmanlı kara ordusu üç ana bölümden oluşurdu.
Kapıkulu askerleri-hassa ordusu
Tımarlı sipahiler –eyalet askerleri
Yardımcı kuvvetler
KAPIKULU ASKERLERİ-HASSA ORDUSU
Önceleri pencik sistemi ile daha sonra devşirme sistemi ile oluşan askeri birliklerdir.Üç ayda bir ulufe adlı maaşlarını alırlardı.İki ana bölümleri vardı.
Kapıkulu piyadeleri
Acemi oğlanlar ocağı
Gelibolu′da ilk defa kuruldular.Bu Ocak yeniçeri ocağına asker yetiştirirdi.Devşirme sistemi ile toplanan Hıristiyan çocukları önce bir Türk ailesinin yanına verilerek onlara Türk-İslam töresi öğretilirdi.Daha sonra bu ocağa gelir ve temel eğitimini alırdı.Buradan diğer ocaklara aktarılırlardı.Çok zeki olanları devlet adamı ve diğer alanlarda yetiştirmek için Enderun′a gönderilirdi.
Yeniçeriler
Savaşta ve barışta padişahı ve saltanatını korurlardı.Evlenmez başka hiçbir işle meşgul olmazlardı.Kışlada yatıp kalkan düzenli eğitim gören askerlerdi.Son zamanlara doğru bu özelliklerini kaybettiler ve zararlı bir hal aldılar.
Cebeci ocağı
Ordunun silahlarını yapıp ve onaran ocaktı
Topçu ocağı
Topları yapıp kullanan bölüktü.
Top arabacıları
Topların taşınmasını sağlayan bölüktü.
Humbaracı ocağı
El bombası, havan topu yapar ve kullanırlardı.Bu bölük Fatih tarafından kurulmuştur.
Lağımcı ocağı
Kale surlarının dibine lağım açıp fitil döşeyip imha ederlerdi.Bu bölükte Fatih tarafından kuruldu.
Saka ocağı
Ordunun su ihtiyacını karşılardı.
Turnacılar ocağı
Savaşta ordu arasında haberleşmeyi sağlarlardı.
Kapıkulu Süvarileri
Bunlara altı bölük haklı da denirdi.I.Murat zamanında kuruldu.Üç ayda bir ulufe alırlardı.Bölüklerine bakıldığında
Sipahi
Silahtar
Bu iki bölük savaşta padişahı ve padişah çadırlarını korurlardı.
Sağ ulufeci
Sol ulufeci
Savaşta saltanat sancaklarını korurlardı.
Sağ garipler
Sol garipler
Savaşta ordunun ağırlıklarını korurlardı.
TIMARLI SİPAHİLER – EYALET ASKERLERİ
Osmanlı ordusunun en önemli kısmıdır.Tüm ihtiyaçları dirlik sahibi tarafından karşılanır.Tamamı Anadolu′daki Türklerden oluşur ve bunlara Cebelü de denir.Savaş zamanı dirlik sahibi ile savaşa giderlerdi.Barış zamanı ise eyaletin güvenliğini sağlarlardı.
YARDIMCI KUVVETLER
Akıncılar
Sınır boylarında yaşarlar.Düşmanı taciz edip istihbarat toplayarak ordunun yolunu açarlardı.
Azaplar ve Garipler
En önde savaşan yayalardıGözü pek yiğitlerden oluşurdu
Yörükler
Müsellemler (atlı askerler)
Derbent muhafızları
Geçitleri koruyan askerler
Kırım, Eflak Boğdan Beyleri gibi bağlı krallık ve beyliklerin askerleri.
DONANMA
Osmanlının denize kıyısı olunca donanması da olmuştur.Bu Orhan Bey’in Karesi Beyliği’ni almasıyla gerçekleşmiştir.Saruhan, Aydın, Menteşe oğullarının bağlanması ile Osmanlıda denizcilik faaliyetleri ilerledi.İlk deniz üssünü de yine Orhan Bey açtı. İlk tersaneyi Yıldırım Gelibolu′da açtı.İlk büyük tersane ise Yavuz zamanında Haliç te açıldı.Zaman içinde Sinop Süveyş ve Cezayir de tersaneler açıldı.Donanma ve tersanelerin başında Kaptan-ı Derya bulunurdu.Bu kişi direk Sadrazama ve divana sorumluydu.Donanma askerleri genelde Batı Anadolu′daki geçlerden oluşurdu ve Levent denirdi.Osmanlı ilk deniz savaşını I.Mehmet zamanında Venediklilerle yaptı ve mağlup oldu.Donanma büyük gelişmeyi Fatih zamanında gerçekleştirdi.Fatihin İstanbul′un fethi için yaptırdığı 400 parça donanma sonradan Osmanlının işine çok yaradı.II.Beyazıt zamanında ilk ciddi zaferler kazanıldı.Yavuz peşine Kanuni döneminde Barbaros un katılımı ile donanma en muhteşem çağını yaşadı.Donanma ilk büyük yenilgisini İnebahtı da aldı.Sokuludan sonra ise gereken önem verilmedi.Donamanın en son aldığı yer Girit oldu.Bu sefer sırasında donanmanın yetersiz olduğu görüldü.Çeşme İnebahtı Navarin ve Sinop ta yakıldı.
VAKIF SİSTEMİ
Osmanlı devletinde zenginler devletin ekonomik durumu iyi olduğu dönemlerde hiç çekinmeden mallarını bir kısmını veya tamamını hayır kuruluşlarına toplumunun yararına vakfedebilirlerdi. Sağlık eğitim sanat gibi alanlardaki harcamalar kurulan vakıflarla,bu sistemle halledilirdi.Bu sistemle devlet hazinesine dokunmadan bir çok mesele halledilmiştir.Bu vakıflara padişah hanedan üyeleri yüksek devlet memurları öncülük etmişlerdi.
Vakıflar yoluyla
♦Fethedilen toprakların Türkleştirilmesi sağlandı
♦Anadolu ve Rumeli deki şehir ve kazaların büyümesi sağlandı
♦Ulaşın haberleşme vb. alanlarda rol oynayarak canlı bir hayatın oluşmasını sağladı
♦Eğitim sağlık gibi giderleri karşıladı
♦Devletin yükünü hafifletti
♦Sosyal yardımlaşmayı sağladı
♦Devlet hazinesini rahatlattı
OSMANLI TOPLUM YAPISI
DEVLETİN RESMİ TASNİFİNE GÖRE OSMANLI TOPLUMU
Osmanlı devletinde toplum yönetenler ve yönetilenler diye ikiye ayrılırdıBu toplumum düzenini sağlamada en önemli unsur adaletti.
YÖNETENLER –ASKERİ SINIF
Padişahın kendilerine dini yetki ve yönetim yetkisi tanıdığı görevlilerdir.XV ve XVI.yy da bu sınıfa devşirme kökenli yöneticiler hakim olmuştur.Üç sınıfa ayrılırlar
SEYFİYE – EHLİ ÖRF
Yönetim görevinde bulunan askeri sınıftı.Kapıkulu ve tımarlı sipahilerden oluşurlardı.Vezirler beylerbeyleri sancak beyleri kapıkulu askerleri tımarlı sipahiler bu sınıftandı.Bunlar maaş olarak ya ulufe yada dirlik alırlardı.Emekli olanlara ise arpalık bağlanırdı.
İLMİYE – EHLİ ŞER
Devlette din (ifta) adalet (kaza) eğitim öğretim(tedris) işlerine bakanlar ve alimler bu sınıftandı.Kazasker Şeyhülislam Kadılar Medrese takımı bu sınıftandı.Şeyhülislamlık bu sınıfın en üst makamıydı.Devlet işlerinin Şeriata uygun olup olmadığını inceler bu konuda fetva verirdi.Bu sınıfın görevlileri ya maaş alır yada vakıf geliri bağlanırdı.
KALEMİYE – EHLİ KALEM
Osmanlıda divanda daha sonra Bab-ı Ali de ve eyaletlerde görev yapan memurlar bu sınıftandı.Defterdar Nişancı Reis-ül Küttab Divan Katipleri bu sınıfa mensuptu.Usta çırak ilişkisi içerisinde yetişirlerdi.Kalem şeflerine Hacegan denirdi.Dirliklerle geçinirlerdi.
YÖNETİLENLER – REAYA
Devlete vergi veren halktı.Osmanlıda hakim unsur Türkler olup Araplar Rumlar Ermeniler Slavlar Arnavutlar Romanlar ve Kafkas milletleri yaşardı.Toplum Müslüman Hıristiyan ve Yahudiler olarak tasnif edilirdi.Müslümanların yönetici ve asker olma şansları vardı.Gayrimüslimler askerlik yapmadıkları için cizye vergisi vermek zorunda idiler.XIX.yy da Tanzimat ıslahat fermanları ile Gayrimüslimler Müslümanlarla eşit yapılmaya çalışılmıştır.
YERLEŞİM DURUMUNA GÖRE OSMANLI TOPLUMU
ŞEHİRLER
Tüccarlar yöneticiler askerler memurlar esnaf ve sanatkarlar oturduğu yerlerdir.Esnaflar hem mal üretip hem de satarlardı.Ayrıca lonca denen teşkilatları vardı.
KÖYLÜLER
Osmanlıda en büyük bölümü oluştururlardı.Tarım ve hayvancılıkla uğraşırlardı.İşledikleri toprağa karşılık çift vergisi verirlerdiVergilerini dirlik sahibine verirlerdi.Toprağı boş bırakamaz terk ederlerse çift bozan vergisi öderlerdi.
GÖÇERLER
Bunlar hayvancılıkla uğraşırlardı.Vergi olarak agman vergisi vermişlerdir.Ayrıca otlaklar için yaylak ve kışlaklar içinde vergi verirlerdi.Rumeli nin Türkleşmesinde rol oynamışlardır.
OSMANLIDA AİLE YAPISI
Ailenin temel yapısı Şeri hukuka ve Türk töresine dayanırdı.Ailede erkek egemendi.Tek eşli evlilik geçerliydi.Kadınında geniş hakları vardı.
OSMANLIDA SOSYAL HAREKETLİLİK
Osmanlıda sosyal gruplar arasında geçişler serbesti.Yönetenlerden birisi yönetilen yönetilen birisi yöneten olabilirdi.Bu geçiş kişinin kabiliyeti doğrultusunda padişahın fermanı doğrultusunda olurdu.Toplumdaki sosyal hareketlilik iki şekilde olurdu.
YATAY HAREKETLİLİK
Köyden şehre bir bölgeden başka bölgeye gidilip gelinmesi veya oraya yerleşilmesi olayıdır.Bu iş kendiliğinden oluşurdu ve devletin bir zorlaması yoktu.Devletin bu işe katkısı iskan politikası ile olmuştur.Fethedilen bölgelerin Türkleştirilmesinde bu politika önemli rol oynamıştır.XVIII.yy kadar doğudan batıya bir göç hareketi olmuş,bu yüzyıldan sonra batıdan doğuya bir göç hareketi olmuştur.Böyle olmasında kaybedilen savaşların ve toprakların büyük rolü vardır. Bu tersine göçler devleti zor durumda bırakmıştır.
DİKEY HAREKETLİLİK
Sınıflar arası geçişlerdir.Yöneticinin reaya reayanın yönetici olmasıdır.Osmanlıda yönetici olmak için iki şart aranmakta idi.
♦Müslüman olmak
♦Liyakat sahibi olmak
OSMANLI EKONOMİSİ
OSMANLININ İKTİSAT ANLAYIŞI
Osmanlı ekonomisi başta tarıma dayanırdı.İşte bu yüzden iktisat anlayışı
♦Toprağı en iyi şekilde işleyip
♦En iyi şekilde vergilendirmeye dayanıyordu.
Sınırların genişlemesi ile ipek ve baharat yolları kontrol altına alındı.Buda Osmanlının iktisat anlayışında bazı değişikliklere neden oldu.Osmanlı ekonomisinde iki hedef gözetilmiştir.
♦Halkın sıkıntıya düşmeden refah içinde yaşaması
♦Avrupayı ekonomik yönden kendisine bağımlı kılmak
Üretilen mallar iç piyasada yetmeyince dış alım yapılırdı.XVIII.yy kadar kendi kendisine yeterli olan Osmanlı ekonomisi bu yüzyıldan sonra ticaret yollarının değişmesi ve kapitülasyonlardan dolayı çökmeye başladı.III.Selim ve sonradan gelenler bazı tedbirler aldılarsa da başarılı olamadılar.
OSMANLI EKONOMİSİNİN TABİİ KAYNAKLARI
İNSAN
Osmanlıda üretici kitle reaya idi.Osmanlı insanını ve onun üretime katkısını tapu tahrir defterlerine yazarak tespit ederdi.Böylece nüfus bilinir ve alınacak vergide tespit edilirdi.1831 de yapılan ilk nüfus sayımına kadar bu iş bu şekilde halledildi.
TOPRAK
Osmanlıda toprak üç ana bölüm şeklinde sınıflandırılırdı.
A.MÜLK ARAZİ
Bu arazinin mülkiyeti tamamen halka aitti.İki şekilde isimlendirilirdi.
Öşüriye
Fethedilmeden öncede Müslüman′ın elinde olan arazidir.Böyle topraklardan öşür vergisi alınırdı.
Hareciye
Gayrimüslimlerin elinde olan arazidir.Fetihten sonrada sahibine bırakılırdı. Böyle topraklardan haraç vergisi alınırdı.
B.VAKIF ARAZİ
Geliri sosyal hizmetlere ayrılan arazilerdir.Satılamaz ve başka gayeler için kullanılamazdı.
C.MİRİ ARAZİ
Devletin mülkiyetinde olan arazilerdir.Osmanlının toprağının büyük kesimi bu arazilerden oluşurKullanılması için halka dağıtılırdı.Vergisine verileceği yere göre ve vergi miktarına göre de isimlendirilirdi.
Bunlar
1) Has arazi
Yıllık geliri 100 bin akçeden fazla olan yerlerdir.Padişaha şehzadelere vezirlere divan üyelerine beyler beylerine sancak beylerine verilirdi.Bu kişiler topladıkları bu vergiye karşı cebelü – tımarlı sipahi beslemek zoruna idiler.
2) Zeamet arazi
Yıllık geliri 20 bin ile 100 bin akçe arası olan yerlerdir.Orta dereceli devlet verilirdi.Bunlarda cebelü beslerlerdi.
3)Tımar arazi
Yıllık geliri 3bin ile 20 bin akçe arası olan yerlerdir.Bunlarda cebelü beslerdi.Üç bölüme ayrılırdı.
Eşkinci tımarı
Savaşta yararlılık gösterenlere verilirdi.
Mustahfaz tımarı
Cami görevlilerine verilirdi.
Hizmet tımarı
Saray görevlilerine verilirdi.
DİRLİK SİSTEMİ
Bu sistemle devlet
♦Üretimi denetim altına alırdı.
♦Üretimde süreklilik sağlardı.
♦Eyalet askerlerinin doğmasına ve savaşa hazır bir ordunun olmasını sağlardı.
♦Ülke bayındır hale gelirdi.
♦Askeri masraflar azalırdı.
♦Gelirlerin artmasını sağlardı.
♦Araziden daha iyi yararlanılırdı.
♦Devlet vergi toplama külfetinden kurtulurdu.
♦Tımarlı sipahiler sayesinde iç güvenlik sağlanılırdı.
Dirlik sahibi usulüne göre davranmasa dirliği elinden alınırdı.Dirlik sahibi ve sipahiler bölgenin güvenliğinden sorumlu olurdu.Sipahinin ölümünden sonra devlet uygun görürse dirlik sipahinin oğluna miras olarak verilirdi.
Dirlik arazilerin gelirleri aşağıdaki yerlere de ayrılırdı.
Ocaklık: Geliri kale muhafızlarına ve tersane giderlerine ayrılan arazi.
Yurtluk: Geliri sınır boylarındaki askerlere ayrılan arazi.
Mukataa: Geliri doğrudan hazineye ayrılan arazi
Paşmaklık: Geliri padişah hanımlarına ve kızlarına ayrılan arazi.
Malikâne: Geliri devlete üstün hizmet görmüş kişilere ayrılan arazi.
Arpalık: Geliri emekli devlet memurlarına ayrılan arazi.
Metruk: Tarıma kapalı otlak, mera ya da kullanılmayan arazi
XVII.yy sonlarında tımarların bir kısmı kişilerin ellerinden alınmaya başlandı.1854’te çıkarılan arazi kanunnamesi ile uzun süre toprağı elinde bulunduran kişiye o toprak mülk olarak verildi.
OSMANLI EKONOMİSİNDE ÜRETİM
TARIM
Ekonominin en önemli kolu tarımdır.Toplumun büyük bir kesimi bu işle uğraşırdı.Tarım politikasını tımar sistemi belirlerdi.
Bu sistemde
♦Toprağın mülkiyeti devlete,
♦İşletmesi köylüye,
♦Vergisi sipahiye aitti.
♦Köylünün bu toprağı sürekli işleyip miras bırakabilmesi için
♦Sebepsiz terk etmemesi,
♦Toprağı üç yıl boş bırakmaması,
♦Vergiyi düzenli ödemesi gerekliydi.
Buna karşılık sipahinin de reayaya karşı görevleri vardı.
♦Köylünün güvenliğini sağlama,
♦Üretim araçlarını temin etme,
♦Tohum ve gübre ihtiyacını karşılamada yardımcı olma,
♦Vergiyi almakta kolaylık sağlama.
Ürün açısından Osmanlı coğrafi konumundan dolayı çok zengindi.Ürün fazlası Akdeniz ülkelerine satılırdı.
HAYVANCILIK
Hayvancılıkla genelde göçebeler uğraşırdı.Ağman vergisi öderlerdi.Hayvancılık ürünleri hammadde olarak da kullanılırdı.Bursa’da ipek, Ankara’da tiftik, Selanik’te çuha, Bulgaristan’da aba buna örnektir.
SANAYİ
XVII.yy’a kadar Osmanlı ekonomisi Avrupa ekonomisinden çok ileriydi.Her türlü malın üretimi ihtiyaca göre yapılırdı.En gelişmiş sanayi dokumacılık ve dericilikti.Kumaş boyamacılığı da ileri düzeydeydi.Tersaneler, silah sanayi, döküm atölyeleri, madencilik sektörü devletin elinde idi.Bunların yanında Bursa’da ipekçilik, Karaman ve Konya’da pamuklu dokumacılık, Tokat ve Küre’de bakırcılık, Ankara’da sofçuluk, Selanik’te çuhacılık, Halep Şam ve Antep’te lüks dokumacılık, Bilecik’te demir işletmeleri, Bursa’da kadife dokuma örnekleri verilebilir.
TİCARET
Konumu itibarıyla Osmanlı ticarete önem verirdi.İpek ve Baharat Yolu üzerinde bulunması ve Akdeniz’e hâkim olması ticarete önem vermesini mecburi kılmıştır.Ticareti canlandırabilmek için kapitülasyon dahi verilmiştir.
KAMU EKONOMİSİ (OSMANLI DEVLETİNİN BÜTÇESİ )
Osmanlı ilk mali teşkilatını l. Murat zamanında kurdu.Ancak Tanzimat Dönemine kadar günümüzdeki anlamıyla gelirinin ve giderinin ayrıntılarıyla gösterildiği bir devlet bütçesi yapılmamıştır.İlk resmi bütçeyi Tarhuncu Ahmet Paşa yapmıştır.İlk denk bütçeyi ise Köprülü Mehmet Paşa yapmıştır. Osmanlı bütün Türk İslam devletlerinde olduğu gibi vergi alırken Şer’i ve Örfi olarak ayırırdı.
Şer’i vergiler
Öşür: Müslümanlardan alınan onda bir vergisi
Haraç: Gayrimüslimlerden alınan arazi vergisi
Cizye: Baş vergisi, gayrimüslimlerden askerlik çağında olanlardan alınan vergidir.
Örfi vergiler
Padişahın iradesi ile toplanan vergilerdir.Bunlara Raiyet Rüsumu da denir.
Resmi Çift: Çiftçinin elindeki toprağa göre alınan vergi toprak vergisi
Çift Bozan: toprağı terk eden veya üç yıl ekmeyenlerden alınan vergi
Adet-i Agman: Hayvan vergisi
Baç-ı Bazar: Pazar yerlerinden alınan veri
Resmi Mücerret: Bekârlardan alınan vergi
Resmi Bennak: Evlilerden alınan vergi
Resmi İspence: Gayrimüslimlerden resmi çift karşılığı alınan vergi, toprak vergisi
Resmi Arus: Sipahiler tarafından tımar arazilerinde yaşayan kadınların evlenmesi durumunda kocalarından alınan vergi
Niyabet Rüsumu: Yöneticilerin halktan aldığı vergidir. Suçlulardan alınan Cerimeler de bu vergiye dâhildir. Bunlara Bad-ı Hava vergisi de denir.
Avarız: Olağanüstü hallerde alınan vergi Toplanan bu vergileri devlet çeşitli alanlarda kullanırdı.
OSMANLIDA PARA
Osmanlıda ilk para Osman Gazi zamanında bastırıldı.Bakır olan bu paradan sonra ilk gümüş parayı Orhan Gazi bastırdı.Altın parayı ise ll. Mehmet bastırmıştır.Bunlara akçe denirdi.Bunların yanında yabancı devletlere ait altın ve gümüş paralar da geçerli olup kullanılırdı.Bunun sebebi Osmanlıda altın ve gümüşün az olmasıdır.1840 yılına kadar gümüşten akçe, altından sikke-i hasene kullanıldı.XVl. yy sonlarına doğru Osmanlı parası değer kaybetmeye başladı.Bu durumun nedeni duraklamanın nedenleri ile aynı idi.1839 Kaime-i Naktiyye-i Mutebere adıyla ilk kâğıt para l. Abdülmecit zamanında bastırıldı.1844’te devlet darphanesi para basımında tek yetkili oldu.Bu dönemde devletin para birimi Mecidiye ve Guruş oldu.
OSMANLIDA KÜLTÜR VE SANAT
Osmanlı döneminde kültürün unsurlarına bakıldığında din, töre, ahlak, dil, hukuk, sanat, edebiyat, ekonomi ve müzik olarak karşımıza çıkar.
DÜŞÜNCE HAYATI
Osmanlı Anadolu′da Türk siyasi birliğini sağlamaya çalışırken düşünce birliğini de sağlamaya çalışmıştır.
Osmanlı
Sünni İslam akaidini
İran’ın tasavvufi düşüncesini
İslam′dan öncesi Türk kültürünü
Anadolu′daki mevcut kültürü
alarak bir sentez yapmıştır.Düşünce hayatı tekke ve medreselerde gelişmiştir.Din adamları ve düşünürler halkı aydınlatmaya çalışmışlardır.Dini faaliyetler ise tarikatlar çevresinde yoğunlaşmışlardır.Ahi ve Baba-i tarikatları devletin kuruluşunda önemli rol oynamışlardır.Tarikat şeyhleri devlet işlerine karışmaz kültürel faaliyetlerle uğraşırlardı.Böylece din bir kültür unsuru olarak sanatın her dalını etkilerdi.
BİLİM VE TEKNOLOJİ
Kuruluş döneminde nakli ve İslami ilimler medreselerde gelişti.İlk medreseyi Orhan Gazi İznik’te açtı.Osmanlıda Kuruluş Döneminde Molla Fenari mantık; Kadızade-i Rumi matematik, astronomi; Hekim Bereket tıp alanında yetişen âlimlerdir.Fatih döneminde bilim adamlarına daha çok değer verilerek saygı gösterildi.Fikirlerini rahat bir şekilde açıklamaları bilimin daha da gelişmesini sağladı.Sahn-ı Seman medreseleri ilimin gelişmesinde önemli rol oynadı.Ali Kuşçu matematik, Âşık Paşaoğlu tarih dallarında isim yapan kişilerdir.Kanuni’nin Süleymaniye medreseleri ise ilimde zirveye ulaşılan yerdir.Zembilli Ali, Ebusuud, Kemal Paşazade, Hoca Saadettin dönemin ünlüleridir.XVII.yy’dan sonra ilim gerilemeye başladı.Bunun başlıca nedeni işin ehline verilmeyişi idi.Bu yüzyıldan sonra Katip Çelebi, Peçevi İbrahim, Solakzade gibi âlimler yetişti.
GÜZEL SANATLAR
Osmanlıda resim ve heykel pek fazla ilgi görmemiştir.Bunun yanında minyatür sanatı, seramikçilik, oymacılık, kakmacılık, vs. sanatlar gelişmiştir.
MİMARİ
Osmanlı XV.yy’a kadar Selçuklu mimarisinin etkisinde kalmıştır.Fatih zamanında mimaride gelişmeler başladı.Osmanlı mimarisi XVl. yy’da olgunluk çağına erişti.Klasik Osmanlı mimarisi doğdu ve ilk örneği ll. Beyazıt Camii oldu.Osmanlı mimarisi doruk noktasına Mimar Sinan’la ulaştı.Sinan çıraklıkta Şehzade Camii, kalfalıkta Süleymaniye Camii, ustalıkta Selimiye Camii’ni yaptı.Lale Devrinde mimari Avrupa mimarisinden etkilendi.
OSMANLIDA EĞİTİM
Osmanlıda eğitim başlıca üç yerde verilirdi.
Enderun
Devlet adamı, idareci, komutanı ve sanatkârların yetiştirildiği saray iç okuludur.II.Murat zamanında temeli atılan ve gerçek kurucusu Fatih olan bu okulda şehzadeler de yetiştirilmiştir.1837’de bu kurumda düzenleme yapıldı.1910’da da kapatıldı.Devşirmeler bu bölümde okutulurdu.
Medreseler
Temel düşünceyi veren yerlerdir.İlk basamağı Sübyan mektebidir.Bu okullar hemen hemen her mahallede bulunurdu ve temel eğitimi verirdi.Bundan sonra orta dereceli okullar daha sonra da medreseler gelirdi.Medreselerde bilginler yetişirdi.Burayı bitiren kadı, müftü, müderris olurdu.XVII. yy’da bu kurumlarda da bozulmalar başladı.
Askeri eğitim
Bunlar kapıkulu ocaklarında verilen eğitimlerdi.Bu ocaklar hem birer askeri ocak hem de birer okuldu. Osmanlıda ayrıca loncalar, mahalle mektepleri, camiler birer eğitim yuvasıydı.