Yumuşama Dönemi Ve Sonrası

YUMUŞAMA DÖNEMİ VE SONRASI
A.ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DEĞİŞİM SÜRECİ
Yumuşama Ne Demektir?
Yumuşama, farklı ekonomik ve toplumsal sistemlere sahip ülkeler arasındaki gerginliğin aşamalı ve bilinçli bir biçimde azaltılmasını öngören politikadır. Nükleer silahların kullanılacağı bir savaşın yaratacağı büyük tahribatın uyandırdığı endişe ve korku, büyük devletleri barış içinde yaşama çareleri aramaya yöneltmiştir.
Devletler arası bloklarda 1960-1970 yılları arasında yaşanan gelişmeler devletler arası yakınlaşmaların meydana gelmesine veya eski katı yaklaşımlarından belli ölçülerde vazgeçmelerine ortam hazırlamıştır. Devletler arası ilişkilerde yaşanan bu olumlu süreç “Yumuşama Dönemi” olarak adlandırılır.

Yumuşama Dönemi′nin Kökeni ve Orta Çıkışı
II.Dünya Savaşı′nın bitimi ile başlayan yıllar, bloklaşmaya bağlı olarak devletler arası gerilimlerin arttığı ve savaş ihtimalinin belirginleştiği bir dönemdir. Soğuk Savaş Dönemi′nde büyük devletler arasında doğrudan çatışma yaşanmamış, ancak Kore Savaşı gibi bölgesel çatışmalar meydana gelmiştir.
Soğuk Savaş yıllarında ABD ile SSCB hızlı bir silahlanma yarışına girişmiş, bu dönem yaklaşık olarak 1960′a kadar sürmüştür. Batı Bloku ile Doğu Bloku arasındaki normalleşme sürecinin başlamasında Küba Bunalımı′nın bir dönüm noktası oluşturduğu söylenebilir.

1.YUMUŞAMA DÖNEMİ POLİTİKALARI
Yumuşama Dönemi′nin iki belirgin aktörü ABD Başkanı Kennedy ve SSCB Devlet Başkanı Kruşçev′dir. Ancak 1960′ların hemen başında iki ülkeyi savaşın eşiğine getirecek bazı ciddi gerginliklerin yaşandığı da bir gerçektir.
Kasım 1958′de SSCB′nin Berlin′deki Batı işgaline son vermek istemesi Berlin Bunalımı′nı doğurmuştur. SSCB yönetimi, Batı Berlin′e serbest şehir statüsü kazandırılması için altı ay süre verdi. Bunalım Ağustos 1961′de Doğu Almanya′nın Berlin Duvarı′nı inşa etmesiyle sonuçlandı.

2.NÜKLEER SİLAHLARIN SINIRLANDIRILMASI GÖRÜŞMELERİ
«   Soğuk Savaş′ın sürdüğü yıllarda iki süper güç arasındaki silahlanma yarışı, iki devletin de füze yapımında ileri gitmeleri nedeniyle bir çeşit uzay yarışı şeklini almıştı. Her iki ülke de bir savaş halinde büyük yıkıma yol açabilecek güçte olduğunu kanıtlamış durumda idi.
«   Nükleer yıkımın uyandırdığı endişe Mayıs 196O′ta Paris′te Zirve Konferansı yapılmasını gündeme getirdi. Bu arada SSCB lideri Kruşçev 5 Mayıs 1960′ta ülkesinde bir Amerikan U2 casus uçağının düşürüldüğünü açıklayarak ABD yönetiminin özür dilemesini istedi. ABD′nin red cevabı üzerine konferans toplanamamıştır.

ABD′nin Çin Açılımı ve Pekin Ziyareti
Bu dönemde Çin′in dış politikası, hem SSCB′nin hem de ABD′nin emperyalist politikalarına karşı çıkma ve 3. Dünya ülkeleri ile işbirliğine gitme esaslarına dayalı idi. Çin yönetimi topraklarını güneyde ABD, kuzeyde ise SSCB tehdidi altında görüyordu. Bu arada ABD tarafında, SSCB′ye karşı Çin ile birlikte hareket etme konusu gündeme geldi.
ABD Başkanı Nixon′un ulusal güvenlik danışmanı Henry Kissinger bu şartlar altında 1971 ′de Çin′e tarihi bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyaret iki ülke ilişkilerinin normalleşmesi yolunda ilk adımı oluşturdu. İki ülkenin henüz diplomatik ilişkileri yoktu. Kissinger′in ziyaretini Şubat 1972′de Başkan Nixon′un ziyareti izledi.

3.HELSİNKİ KONFERASI
©      II.Dünya Savaşı sonunda güç dengelerini yeniden oluşturacak bir anlaşmanın yapılamaması, Avrupa′da siyasi istikrarın oluşmasını güçleştirmiştir. Batı Almanya′nın SSCB dışındaki Doğu Avrupa ülkeleriyle ilişkilerini kesmesi, ayrıca II.Dünya Savaşı sonrasında Polonya ve Çekoslovakya sınırlarını tanımaması, Avrupa′daki istikrarsızlığın iki önemli unsuru idi.
©      ABD ve SSCB arasında stratejik silahların sınırlandırılmasına ilişkin anlaşma imzalanması, Batı Almanya’nın Polonya ve Çekoslovakya ile olan sınırlarını tanıması ve Doğu Almanya ile ilişki kurması Avrupa′nın güvenlik ve istikrarının sağlanması yönünde olumlu bir adım oluşturmuştur.
©      Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı, Ocak 1973 tarihinde Helsinki′de çalışmalarına başladı. Konferans, 1Ağustos1975′de Helsinki Nihai Senedini imzalamasıyla sonuçlandı.
©      Helsinki Nihai Senedinde ortaya koyulan on temel ilke şunlardır:
«   İçişlerine karışmama,
«   Sınırların ihlal edilmezliği,
«   Devletler arasında işbirliği,
«   Egemen eşitlik ve egemenliğe saygı,
«   İnsan hakları ve temel özgürlüklere saygı,
«   Anlaşmazlıkların barışçı yollardan çözümü,
«   Devletlerin toprak bütünlüğünün korunması,
«   Kuvvet kullanmaktan veya kuvvet kullanma tehdidinden kaçınma,
«   Halkların eşit haklardan ve kendi kaderlerini tayin hakkından yararlanması,
«   Uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerin iyi niyetle yerine getirilmesi.

B.YUMUŞAMA DÖNEMİ ÇATIŞMALARI
1.ÇATIŞMLARDA ABD VE SSCB’NİN ROLÜ
1.KÜBA BUHRANI
Komünistler, 1959 yılında Fidel Castro′nun iktidara gelmesinden sonra Küba′da yönetime bütünüyle egemen oldular. Küba, Castro yönetiminde Sovyet Rusya ile sıkı ilişkiler kurdu ve askeri bakımından gücünü artırmaya çalıştı.

SSCB Küba′ya Füze Yerleştiriyor…
SSCB 1960′ta Küba′ya nükleer füzeler yerleştirme kararı aldı. Topraklarına sadece 90 mil kadar uzaklıktaki Küba′da yaşanan bu gelişmeyi güvenliğine yönelik bir tehdit olarak algılayan ABD yönetimi olaya büyük tepki gösterdi.
Castro karşıtlarının 1961 yılı Nisan ayında gerçekleştirdiği başarısız Domuzlar Körfezi Çıkarması ABD tarafından desteklendi. ABD Başkanı Kennedy Ekim 1962′de SSCB′den Küba′daki nükleer başlıklı füzeleri hemen sökmesini istedi. ABD donanması Küba′yı kuşattı. Sovyet füzelerini taşıyan gemilerle ABD gemilerinin birbirlerine tehlikeli şekilde yaklaşması neredeyse bir savaş başlatacaktı.
SSCB lideri Kruşçev, 24 Ekim′de ABD yönetimine bir mesaj göndererek, Sovyetlerin Küba′dan füzelerini çekebileceğini, buna karşılık ABD′nin de Avrupa ve Türkiye′deki füzeleri kaldırmasını istedi. Pazarlıklar, Ekim 1962′de Sovyetlerin Küba′daki füzelerini sökmeyi kabul etmesi ile son buldu. Bu arada ABD de Türkiye′deki bazı füzeleri Mart 1963′te sökme kararı aldı.
II.Dünya Savaşı′nın iki müttefikini karşı karşıya getiren Küba Bunalımı, iki süper güç arasında politik ve askeri bir denge var olduğunu ortaya koyarak bir çatışmayı önlediği gibi, iki devlet arasındaki ilişkilerde bir yumuşamanın başlangıcı oldu.

3.VİETNAM SAVAŞI
Savaş Neden Çıktı?
Temmuz 1954′te Laos, Kamboçya, Kuzey ve Güney Vietnam bağımsız birer devlet olmuştu. Ho Chi Minh liderliğindeki komünist Kuzey Vietnam′ı bölge için tehlike olarak gören ABD, 1954′den sonra bölge ile yakından ilgilenmeye başladı.
Güney Vietnam, 1955′de ABD ile sıkı ilişkiler kurdu. Güney Vietnam′ın komünist kontrolüne girmesini istemediği için güneye ekonomik ve askeri yardımın yapılması gerektiğini savunan ABD yönetimi, bölgeye askeri uzman göndermeye başladı. 1960′da Amerika′nın Güney Vietnam′da 1000 olan askeri danışman sayısı 1963′te 17.000′e ulaştı.

Savaş Başlıyor…
ABD 1964′te Vietnam Savaşı′na fiilen girmiş, Ağustos 1964′te Amerikan gemileri Kuzey Vietnam gemilerinin saldırısına uğramaya başlamıştır. ABD 1965′te Kuzey Vietnam′ı bombalamaya başladı. 1965′te Güney Vietnam′da 80.000 olan ABD askeri varlığı 600.000′e kadar çıkarıldı.

ABD Batağa Saplanıyor…
«   Vietnam Savaşı′nda yaşanan ve her geçen gün artan kayıplar Amerikan halkının tepkisini topladı ve büyük çalkantılara sebep oldu. Amerikan halkı bu savaşın anlamsız olduğunu düşünüyordu.
«   Ocak 1969′da yeni başkan Nixon görevine başladığında Vietnam′da 540.000 Amerikan askeri bulunuyordu ve Amerikalıların kaybı yaklaşık 31.000 idi. Barış görüşmeleri 1973 yılı başında bir neticeye ulaşabildi. 55.000 Amerikan askerinin ölümüne mal olan Vietnam Savaşı 27 Ocak 1973′de Paris′te imzalanan antlaşma ile sona erdi.
«   Antlaşma ile 17. enlem Kuzey ve Güney Vietnam arasında sınır oldu. ABD Vietnam′daki tüm askerini geri çekti. Güney Vietnam halkının kendi kaderini kendisinin tayin etmesine karışmayacağını ilan eden Kuzey Vietnam iki yıl sonra Güneye saldırdı ve Nisan 1975′de bütün Vietnam′a egemen oldu.

4.KEŞMİR MESELESİ
Keşmir Neresi?
Yumuşama Dönemi çatışma alanlarından birisi de Keşmir′dir. Pakistan ve Hindistan arasında sorunlara yol açan Keşmir, Pakistan′ın kuzeyinde verimli topraklara sahip bir bölgedir. Halkının çoğunluğu Müslüman olan bu bölgenin idaresi, İngiltere tarafından 1846′da Hintli mihraceye verilmişti.

Keşmir Neden Bir Sorun Haline Geldi?
«   Bağımsızlık sonrasında Pakistan′ın bölgeye yönelik girişimleri Hindistan tarafından engellenmeye çalışıldı. Hint yanlısı mihrace Ekim 1947′de Keşmir′i Hindistan′a kattığını ilan etti. Bu girişim 1948′de Keşmir için Hindistan ile Pakistan arasında çatışmalara yol açtı.
«   Yaşanan çatışmalar sonucunda Keşmir′in Azad Keşmir (Özgür Keşmir) olarak adlandırılan % 3O′u Pakistan′ın eline geçerken, % 70′lik Keşmir Vadisi bölümü Hindistan′ın kontrolüne geçti. Bu durum iki devlet arasında yıllarca sürecek bir sorunu ortaya çıkarmış oldu.
«   Pakistan, Hindistan′a karşı 1954′ten itibaren ABD′den askeri yardım almaya başladı. Çin, Keşmir sorununda Pakistan′a destek vererek Hindistan′la karşı karşıya geldi. Sovyetler ise Hindistan′a açık destek verdi. Hindistan 1964′te Keşmir′i topraklarının ayrılmaz bir parçası ilan etti. Keşmir′de Hindu-Müslüman çatışmaları başladı.

5.AFGANİSTAN’IN SSCB TARAFINDAN İŞGALİ
İşgal Neden Oldu?
Afganistan′da 1973 yılında cumhuriyetin ilanının ardından iç karışıklıklar yaşanmış, ülkede yaşanan bir hükümet darbesi ile Nisan 1978′de sosyalistler yönetime egemen olmuştur.
Afganistan′da 1978′den itibaren Sovyet yanlısı iktidara karşı ulusal direniş hareketi başladı. Sosyalist iktidar SSCB′den askeri yardım istedi. Çok sayıda Sovyet uzman ve askeri Afganistan′a geldi. İktidar mücadelesini değerlendiren Sovyetler 27 Aralık 1979′da Afganistan′ı işgal etti.
Afgan halkı Sovyet işgaline karşı direniş başlattı. Direnişi örgütleyen Afgan mücahitleri etkinliğini zamanla artırdı. Afganistan′a daha fazla asker ve silah gönderen Sovyetler Afgan ulusal direnişini kıramadı ve yıllarca sonuç alamadığı bu mücadelede büyük kayıplar yaşadı. Afganistan′ın işgali Pakistan, İran ve Çin ile birlikte Batı dünyasını endişelendirdi. Çin işgalden hemen sonra BM′ye başvurarak, Sovyet askerlerinin Afganistan′dan çekilmesini talep etti. İşgal üzerine ABD SALTII Anlaşması′nı onaylamaktan vazgeçmiş ve Afgan mücahitlerine yardıma başlamıştır.

Sovyetler Ne Elde Etti?
Yıllar içinde Afganistan′da askeri girişimlerini yoğunlaştıran Sovyet yönetimi Afgan direnişini kıramadı. 14 Nisan 1988′de Cenevre′de Afganistan sorununa son veren anlaşma imzalandı. Sovyet askerleri 1989′da Afganistan′dan çekildi.

Spor  Siyaset İlişkisi (Batılılar Moskova Olimpiyatları′nı Protesto Ediyor…)
SSCB′nin Afganistan′ı Aralık 1979′da işgal etmeye başlaması, Batılı ülkeler tarafından tepki ile karşılanmıştır. ABD′nin başını çektiği Batılı ülkeler bu işgale tepki olarak 1980 Moskova Olimpiyatları′na katılmama karar aldı. Batı blokundan bu oyunlara sadece İngiltere katıldı.
Sovyet işgalini protesto ederek olimpiyatlara katılmayan ülke sayısı Türkiye dahil 64′dür.
Moskova Olimpiyatları madalyaların çoğunun Sovyet sporcular tarafından toplandığı ve pek fazla dünya rekorunun yaşanmadığı bir olimpiyat olarak bilinir.

Protesto Sırası Doğu Bloku′nda…
SSCB ve Doğu Bloku ülkeleri de bu protestoya karşılık vermiş ve ABD′de düzenlenen 1984 Los Angeles Olimpiyatları′na güvenlik gerekçesiyle katılmamıştır. 1984 olimpiyatlarını protesto eden ülke sayısı da 14′tür.

C.BARIŞ İÇİNDE BİR ARADA YAŞAMA
Küba Bunalımından sonra Moskova ile Washington arasında “kırmızı telefon” hattı kuruldu. Ağustos 1963′te ABD, SSCB ve İngiltere arasında Moskova Antlaşması imzalanarak su altında, atmosferde ve uzayda nükleer deneme yapılması yasaklandı. Antlaşmayı Çin, Fransa, Arnavutluk, Kamboçya, Kongo, Küba, Gine, Kuzey Vietnam ve S. Arabistan kabul etmedi.
Moskova Antlaşması bir yandan ilişkilerde yumuşama getirirken, diğer yandan SSCB ile Küba′dan füzelerin geri çekilmesine tepki gösteren Çin arasında yeni anlaşmazlıklara neden oldu.

SALT-I
©      ABD ile SSCB arasında 1969′da Helsinki′de SALT-I olarak bilinen “Stratejik Silahlan Sınırlandırma Görüşmeleri” başladı. İki buçuk yıl süren toplantılardan sonra 26 Mayıs 1972′de Moskova′da SALT-I imzalandı. Bu anlaşmayla, nükleer silahlara nicelik ve nitelik bakımlarından birçok sınırlamalar getirildi.
©      Bu gelişmeler sonucunda büyük devletler arasında savaş ihtimali azalmış görünmekle birlikte, bölgesel savaşlar sürdü. Büyük devletler bu çatışmalarda doğrudan veya dolaylı rol oynadı.

SALT-II
©      SALT-l′in ABDSSCB ilişkilerine getirdiği olumlu hava, iki devletin 1972′de Cenevre′de SALT II görüşmelerine başlamasına ortam hazırladı.
©      Uzun süre ilerleme sağlanamayan görüşmeler sonucunda 18 Haziran 1979′da SALT-ll Anlaşması imzalandı. Ancak, nükleer silahlara çeşitli kısıtlamalar getiren bu anlaşma, SSCB′nin 1979′da Afganistan′ı işgal etmesi üzerine Amerikan Kongresi tarafından reddedildiğinden yürürlüğe konulamadı.

BAĞLANTISIZLAR HAREKETİ
BAĞLANTISIZLARIN (ÜÇÜNCÜ BLOK) ORTAYA ÇIKIŞI
1945 sonrasında sömürge imparatorlukları yıkılmaya, Asya ve Afrika′da bağımsız yeni devletler kurulmaya başladı. “Bağlantısızlar” olarak adlandırılan üçüncü blok, Doğu ve Batı bloklarının dışında kalarak ekonomik kalkınmayı hedefledi. Her iki bloktan da yardım alarak tarafsız kalmayı çıkarlarına uygun gördü.
Bağlantısız devletler bir denge oluşturmaya ve bloklar arası gerilimi yumuşatmaya çalıştı. 1955′te Bandung Konferansı ile Asya-Afrika ülkeleri arasında dayanışma düşüncesi öne çıkarıldı. Sayısı hızla artan bağlantısız devletler BM′de etkili olarak dünya güçler dengesinde önemli rol oynamaya başladı.

BANDUNG KONFERANSI′NDAN BAĞIMSIZLIĞA…
«   1955 yılına gelindiğinde yeni bağımsız olan Asya-Afrika devletleri hayli artmış, Asya′da sömürge ülke neredeyse kalmamıştı. Hollanda′dan bağımsızlığını kazanan Endonezya′nın girişimleri ile Nisan 1955 tarihlerinde bu ülkenin Bandung şehrinde Asya-Afrika Konferansı adıyla bir dizi toplantı gerçekleştirildi.
«   Konferansın amacı Afrika ve Asya ülkelerinin, ABD ve SSCB karşısında varlıklarını korumak için birlikte hareket etmesini sağlamaktı. Ancak konferansa katılan 29 devlet siyasal sistem ve dış politika hedefleri açısından birbirlerinden son derece farklı idi.
«   Bu durum, konferansın genel havasını etkilemiş, birçok konuda anlaşmazlıklar yaşanmıştır. Çin ve tarafsız devletler konferanstan bir birlik çıkarmayı amaçlarken diğer katılımcılar bazı tartışmalı güncel sorunları öne çıkardı. Konferansta “barış için bir arada yaşama” ilkesini öne çıkaran noktalar üzerinde anlaşmaya varıldı.

YUMUŞAMA DÖNEMİNDE DÜNYA

1.EKONOMİ
2.BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK GELİŞMELER
3.KÜLTÜREL HAYAT
II.Dünya Savaşı′ndan sonra havacılık alanında yaşanan ilerlemeler süper güçleri uzay yarışında ön plana çıkmaya, diğer devletler üzerinde politik, ekonomik, psikolojik başarılar elde etmeye yöneltmiştir. İlk yapay uydunun 1957′de SSCB, 1958′de de ABD tarafından uzaya fırlatılması bu rekabeti açığa çıkarmıştır.
Bilim ve teknoloji alanında sağlanan ilerlemeler, bir devletin ulusal gücü, ilerleme yeteneği, askeri gücü, hatta sosyal yapısı hakkında da ölçü yerine geçer olmuştur. Bu bakımdan nükleer enerji gibi, uzay başarıları da üstünlük simgesi sayılmaya başlanmıştır.
ABD ve SSCB′nin öncülük yapığı uzay yarışına zamanla İngiltere, Fransa, Japonya, Çin Halk Cumhuriyeti gibi devletler de katılmaya çalışmıştır. Bu süreç uzayda egemenliği ve diğer konuları kapsayan Uzay Hukuku tartışmalarını da beraberinde getirmiştir.
BM′deki tartışmalarda, uzayın serbestliği ve uzayın bütün insanlığın malı olduğu görüşü savunulmuştur. BM, 1961 ′de aldığı bir kararla, uzayın ve gök cisimlerinin serbestliğini, hiçbir devletin egemenliği altına geçmeyeceğini kabul etmiş; 19 Aralık 1962′de ise teknik alanda işbirliğini onaylamıştır.

www.tarihtendersler.com
error: Content is protected !!