Karahanlı Devleti Tarihi

Karahanlı Devleti, günümüz Doğu Türkistan bölgesi ve Orta Asya topraklarında 840-1212 tarihlerinde hakimiyet kurmuş bir Türk devletidir. Karahanlı Devleti, Müslümanlığı kabul eden ilk Türk devleti olma özelliği taşır. Rus Oryantalist Vasilij Vasilevic Grigorev, bu devletin hanedan üyelerini; kara han, arslan kara hakan, kara hakan vb. unvanlar ile andıkları için 1874 tarihinde yazmış olduğu bir makalesinde Karahanlılar adını verir. Bu terim daha sonra yaygınlaşarak kullanılmaya başlanır. “Kara” kelimesi, üstünlüğün, büyüklüğün göstergesi kabul edilir. Han ise kağan, hakan gibi bir yönetici unvanıdır. Karahanlı Devleti tarafından basılan paralarda “ilek” sözü bulunduğu için Karahanlıları, İlekhan Devleti adı ile zikredenler vardır. İslami temelli kaynaklar Karatanlılardan; Hakaniye, Al-i Hakan, Mülukü’l-Hakaniyye, Hakaniyan, Haniyye, EVLADÜ’L-Haniyye, Mülukü’l-Haniyye, Mülukü’l-Haniyye el-Etrak, Beytü’l Haniyye,Al-i Efrasyab et-Türki, Efrâsyâbiyân ve Nebire-i Efrasyab Mülûk-i Türkistan gibi isimler ile zikretmiştir.

Uygur Devleti’nin yıkılmasından faydalanarak Balasagun şehrinde Bilge Kül Kadir Han tarafından kurulan Karahanlı Devleti, Bilge Kül Kadir Han öldükten sonra onun oğulları Arslan Han Bezir ve Kadir Han Oğulçak tarafından yönetilir. Karahanlı Devleti’nin doğu kısmının yönetimini alan Bezir, büyük kağan unvanı ile Balasagunda oturur. Batı kısmının yönetimini ise Oğulçak, yardımcı kağan unvanı ile Kadir Han devralarak Talas ve Kaşgar topraklarında hakimiyet kurar. Samani Devleti Talas şehrini kuşatınca Türk emir ve beyleri İslamiyet’i kabul eder. Gerçekleşen işgalden sonra Kadir Han Oğulçak, başkenti Kaşgar’a taşır. Kadir Han Oğulçak, Samani Devleti’nin iç mücadelelerine karışarak isyankar bir Samani şehzadesini korumaya alır. Kadir Han Oğulçak’ın yeğeni olan Satuk Buğra, Samani şehzadesinden ve onunla birlikte gelen alimlerden etkilenerek Müslümanlığı kabul eder. İslamiyet’i kabulünden sonra “Abdulkerim” ismini alan Satuk Buğra, amcası Kadir Han Oğulçak ile mücadele ederek Batı Karahanlı toprakları üzerinde İslamiyet’in yayılması için hizmet eder. Amcası Kadir Han Oğulçak ile girdiği mücadeleyi kazanan Abdulkerim Satuk Buğra, han unvanı alarak; Müslüman olmayan Türkler ile mücadele etmeye başlar. 942 yılında Balasagun’u Müslüman olmayan Türklere kaptıran Abdulkerim Satuk Buğra Han, daha sonra Balasagun’un hakimiyetini yeniden ele geçirir.

Tarihi kaynaklar Karahanlı Devleti ile ilgili bilgiler konusunda birbiri ile çelişkiye düşmektedir. Devletin kurucusunun kim olduğu, hangi hanedana mensup olduğu hangi Türk boyuna mensup olduğu (Karluk, Çiğil, Yağma, Tukyu-Göktürk vb.) net değildir. Abdulkerim Satuk Buğra Han’ın, İslamiyet’i devlet dini olarak kabul etmesi ve amcası Kadir Han Oğulçak ile olan mücadelesini Müslüman olan Samani Devleti’nden destek alarak kazandığı kaynaklar ile tespit edilen görüşlerdendir. Abdulkerim Satuk Buğra Han’ın İslamiyet’i kabul ettiği zamanlarda Karahanlı Devleti’nin büyük bir bölüme yakını İslam dinini kabul etmiş bulunmaktadır. Dönemin halifesi Nasr bin Ali zamanında Abbasi Devleti, Karahanlı Devleti’ni Müslüman bir devlet olarak kabul eder. Samani Devleti ile yapılan savaşlar Abdulkerim Satuk Buğra Han’ın döneminde son bulur ve yerini iki devlet arasında oluşan birliktelik alır. Abdulkerim Satuk Buğra Han 955 tarihinde vefat eder ve Artuç’a gömüldü. Karahanlı Devleti, Abdulkerim Satuk Buğra Han’ın vefatından sonra iç mücadeleler tanık olur. Samani Devleti ile anlaşmazlıklar ve sorunlar yaşamaya başlayan Karahanlı Devleti; Gazneliler ile anlaşarak onları destekler ve Samani Devleti’nin yıkılmasında etkin bir rol oynar. Samani Devleti’nden kalan bölge Gazneliler ile paylaşılarak Ceyhun nehri sınır olarak çizilir. 1042 tarihinde Karahanlı Hanedanlığı içerisindeki iç çekişmeler ve kavgalar, Karahanlı Devleti’nin Doğu Karahanlı Devleti ve Batı Karahanlı Devleti olarak ikiye ayrılmasına sebep olur. Batı Karahanlı Devleti’ne 1212 tarihinde Alaaddin Muhammed yönetimindeki Harzemşahlar Devleti tarafından son verilir ve bütün toprakları Harzemşahlar Devleti’nin hakimiyeti altına girer. Tamgaç Buğra Han’ın kurduğu Batı Karahanlı Devleti ise 1211 tarihinde Karahitaylar tarafından yıkılır. Batı Karahanlı Devleti’nin önemli şehirleri Balasagun, Kaşgar ve Talas Karahitaylar’ın kontrolüne geçer. Böl ve yönet stratejisi kullanan dış devletlerin etkisi ile parçalanan Karahanlı Devleti, iç kavgaları sebebi ile yıkılmaktan kurtulamaz.

Karahanlı Devleti’nin Ekonomik Yapısı

Madencilikte ilerleyen Karahanlı Devleti, altın, gümüş, bakır, kömür gibi madenleri işleyerek bu madenlerin ticaretini yaptı. Madenler dışında çıkardıkları değerli taşlardan da (Beyaz yeşim, siyah yeşim vb.) faydalanmayı ihmal etmediler. Dönemin en önemli ticaret yollarından olan İpek yolu üzerinde bulunmaları Karahanlı Devleti’nin ticaretini daha da arttırdı. Kendi adına para bastırmak hakanlığın vasıflarından sayılıyordu. Bu yüzden Karahanlı Devleti’nin hakanlarından Abdulkerim Satuk Buğra Han başta olmak üzere Harun Buğra Karahan, Musa Buğra Karahan, Yusuf Kadir Karahan, Süleyman Arslan Karahan, Batı Karahanlı Devleti hanlarından Tamgaç İbrahim Han ve diğer hanlar kendi adına Altın, gümüş ve bakır paralar bastırmıştır.

Karahanlı Devleti’nin Yönetim Şekli

Karahanlı Devleti de birçok Türk devleti gibi ülüş sistemini kullanarak devleti yönetiyordu. Öncelik olarak ülüş sisteminin tanımını yapalım. Ülüş, Orta Asya Türk devletlerinin topraklarını hanedan üyeleri arasında bölüşülmesine dayalı sistemdir. Bu sistem Orta Asya göçebe kültürünün temellerine dayandırılabilir. Bu sistem Oğuz boylarında kesilen etin boylar arasında pay edilmesini ifade ederken daha sonra sözcük siyasi bir anlam kazanmıştır. Karahanlı Devleti döneminde bu sistem uygulanarak ülke toprakları doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrılarak yönetilirdi. Batı bölgesinin, her zaman doğu bölgesinin hakimiyeti altında olma şartı vardır. Her zaman doğu yönünün üstün taraf sayılması Türk adet ve inanışları ile ilgilidir. Türklerde Doğu ana yön olarak kabul edilirdi. Hakanın otağının yönü her zaman doğuya bakardı. -Bu konu başka bir yazı konusu olacak kadar geniş bir konu olduğu için burada üstünde durmuyoruz-

Toylar, Türkler için büyük önem taşıyan bir etkinlik durumundadır. Boylardan meydana gelen bir topluluk düzenine bağlı olan Türkler için toylar aralarındaki ilişkilerin kontrolünü sağlıyordu. Türk boyları, toylarda bir araya gelerek birçok konu hakkında görüş bildirir ve mühim kararlar alırlar. Toylar, farklı sebeplerden düzenlenebilmektedir. Ad koyma toyu, düğün toyu, doğum toyu, zafer toyu, tahta çıkış toyu gibi… Bu toylar, toplum açısından büyük önem taşımaktadır.

Orun, toylarda, Türk hakanlarının veya beylerinin saraylarında veya devlet törenlerinde boyların yerlerini belirleyen kurallara verilen isimdir. (Türk adetlerinde her boyun toy sırasında oturacağı ve etten yiyeceği kısımlar bellidir.)

Karahanlı Medeniyeti
Müslümanlığı kabul eden ilk Türk devleti olmasının yanı sıra diğer Müslüman Türk devletleri gibi Arabi ve Farisi dillerin etkisinde kalmayan Karahanlı Devleti, Türkçeyi resmi dil olarak kullanır. Uygur imlasını kullanan Karahanlılar, Arap alfabesiyle de yazıyorlardı.

Karahanlı Devleti, Orta Asya İslam mimarisinin takip edilebilen ilk örneklerini verdi. Hazara Camii ve Talhatan Baba Camii Karahanlı ibadethanelerine örnek verilebilir. Karahanlılar, türbe yapımında oldukça başarılı örnekler verdiler. Kervansaraylar konusunda ciddi işler başaran Karahanlılar, kervansaray mimarisinin ilerlemesine büyük katkı sağladılar. Türk-İslam sentezi ile oluşturulan kümbetlerin ilk örneklerini Karahanlılar verdi. Karahanlılar, mimari yapılarında kerpiç ve tuğla kullandıkları için günümüze mimari eserlerin kalıntıları ulaşabildi.

Karahanlı Devleti Edebiyatı

İslamiyet’in kabulünden sonra verilen ilk eserler Karahanlı Devleti döneminde yazıldı. Geçiş dönemi eserleri olarak bilinen 4 büyük eserde Karahanlı Devleti dönemine aittir. Bu eserlerden kısaca bahsedelim.

Kutadgu Bilig

Yusuf Has Hacib tarafından yazılan Kutadgu Bilig, mutluluk veren bilgi anlamına gelir. Türk edebiyatının ilk siyasetnamesidir. 11. yüzyılda kaleme alınan eser Karahanlı Türkçesi’nin özelliklerini taşır. Yusuf Has Hacip tarafından Tabgaç Buğra Han’a sunulduğu bilinir. İslamiyet’in kabulünden sonra yazılan ilk eserdir.

Divan-ı Lügati’t-Türk

Kaşgarlı Mahmud tarafından yazılan Divan-ı Lügati’t-Türk, Türk dilleri sözlüğü anlamına gelir. Araplara Türkçe öğretmek için 11. yüzyılda kaleme alınan eser Karahanlı Türkçesi’nin özelliklerini taşır. Türkçenin ilk sözlüğüdür.

Divan-ı Hikmet

Hoca Ahmed Yesevi tarafından yazılan Divan-ı Hikmet, Ahmed Yesevi’nin yazdığı hikmet adı verilen şiirlerin bulunduğu bir eserdir. Tasavvuf anlayışını müritlere öğretmek için yazılan eser Allah ve peygamber sevgisini konu alır. Hakaniye lehçesi ile 12. yüzyılda yazılan manzum bir eserdir.

Atebet’ül Hakayık

Edip Ahmet Yükneki tarafından yazılan Atebet’ül Hakayık, hakikatlerin eşiği anlamına gelmektedir. Din ve ahlak konularını içeren manzum bir eserdir. 12. yüzyılda Hakaniye lehçesi ile yazılmıştır.

Geçiş dönemi eserleri olarak bahsettiğimiz bu 4 eser dışında Karahanlı dönemi eserleri içerisinde İmam-ı Ebü’l-Fütuh Abdülgafur’un yazdığı Tarih-i Kaşgar, Kaşgarlı Mecdüddin Mehmed’in yazdığı Tarih-i Türkistan ve Hıtay, yazarı bilinmeyen Mücmilü’t-Tevarh ve’l-Kısas adlı eserler ve birkaç Kur’an tercümesi mevcuttur.
Yazar: Ali Külek

www.tarihtendersler.com