Gürbüz Türk çocuğu dergisinde en ilginç etkinliklerden biri de halkı sağlıklı çocuklar yetiştirmeye teşvik etmek için düzenlenen Gürbüz Türk çocuğu yarışmalarıdır. Yarışma sayesinde hem sağlıklı gürbüz Türk çocuklarının fotoğrafları yayınlanarak ideal Türk çocuğunun nasıl olması gerektiği gösterilmiş, hem de gürbüz çocukların arttırılması teşvik edilmiştir.
Cumhuriyet ilan edildiğinde en önemli sorunlardan biri sağlıktır. Uzun süren savaşlar sonucunda halkın büyük çoğunluğu salgın hastalıkların pençesine düşmüş, savaşlarda kaybedilen insan sayısının kat kat fazlası hastalık ölümleriyle verilmiştir. Bu nedenle sağlık meselesi Cumhuriyet’in ilk yıllarında bir milli meseledir. Öyle ki kurtuluş savaşının devam ettiği günlerde Mustafa Kemal 1 Mart 1922 tarihli meclis açılış konuşmasında sağlıklı bireylerin yetiştirilmesine verdiği önemi şu şekilde ifade etmiştir:
“Memleketimizin sıhhatini korumak ve takviye etmek, ölümü azaltmak, nüfusu çoğaltmak, bulaşıcı ve salgın hastalıkların tahribine karşı koymak ve bu suretle millet fertlerinin dinç ve çalışmaya kabiliyetli sıhhatli vücutlar halinde yetişmesini temin etmeliyiz.” (Sağlık Hizmetlerinde 50 Yıl, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1973, s. 6)
Kurtuluş savaşı yıllarından başlayarak önem verilen sağlık meselesinde en önemli sorun çocuk sağlığıdır. Çünkü çocuk bir milletin geleceğidir. Sağlıklı çocuklardan meydana gelen bir millet geleceğe umutla bakar. Cumhuriyet’i kuran kadro da çocuğun gelecek için ne kadar önemli olduğunun farkındaydı. Balkan savaşlarından beri aralıksız devam eden savaşlar özellikle çocukları derinden etkilemiştir. Açlık, yoksulluk, sağlıksız ortamlarda yaşamak gibi etkenler çocuk ölümlerini arttırmıştır. Hiçbir çocuk yeterli beslenememekte, yeni doğan her 5 çocuktan 4 ü hayatını kaybetmektedir.
Çocuk ölümlerinin bu kadar yüksek olması, sağlıklı çocuklar yetiştirmenin bir milli mesele olarak görülmesine neden olmuştur. Sağlam bir Cumhuriyet için sağlam çocuklar şarttır. Çocuk demek gelecek demektir. Gelecek demek sağlam temeller üzerine oturtulmuş dinamik bir Cumhuriyet demektir.
Bu kadar önem verilen çocuk sağlığı meselesinde önemli rol üstlenen kurumların başında Himaye-i Etfal cemiyeti gelir. 1908 yılında Kırklarelinde yerel bir cemiyet olarak kurulmuş, 6 Mart 1917 de İstanbul’a taşınmış ve bu tarihten sonra özellikle şehit çocuklarına sahip çıkılmasında görev almıştır. Resmi olarak kuruluşu ise Haziran 1921’de Ankara’dadır. Ekim 1921’den itibaren faaliyetlerine başlayan cemiyet çocuk meselesine geniş açıdan yaklaşmış, Cumhuriyet’in ilanından sonra da çocukların sağlığı, eğitimi, yetiştirilmesi gibi bir çok konuda çalışmalar yapmıştır.
Dergide yer alan bir fotoğraf
Himaye-i Etfal cemiyeti çalışmalarını bazı süreli yayınlarla halka duyurmuş ve çocukların eğitimi, sağlığı, terbiyesi konusunda halkı bilinçlendirmek için dergiler çıkarmıştır. Bu dergilerden bazılarının isimleri şunlardır : Çocuk Mecmuası, Ana Mecmuası, Çocuk, Çocuk ve Yuva, Gürbüz Türk Çocuğu, Türk Kadını, Çocuk Haftası
Bu yazımda Cumhuriyet’in çocuğa verdiği önemi göstermek açısından önemli bir yere sahip olan Gürbüz Türk çocuğu dergisinden bahsedeceğim. Okuyunca Cumhuriyet’i kuranların çocuklara ne kadar değer verdiğini ve bugün çocuklara verilen değerin o günlerden kat kat uzak olduğunu göreceksiniz.
Gürbüz Türk çocuğu 1926- 1935 yılları arasında Himaye-i Etfal cemiyetinin çıkardığı dergilerden biridir. Dergi 1931 yılına kadar çocukların eğitimiyle ilgilenen anne baba ve diğer herkese yönelik yayın yaparken 1931 yılından sonra yetişkinlere yönelik yayın yapmıştır. Derginin imtiyaz sahibi Himaye-i Etfal cemiyetinin de kurucusu olan Kırklareli mebusu Dr. Fuat Mehmet (Umay) beydir. Derginin kapağında yazan “Çocukluğun sıhhî, terbiyevî inkişâfına yardım eder” cümlesi derginin çocuk konusuna nasıl yaklaştığının da ispatıdır
Ekim 1926’da yayın hayatına başlayan dergi, ilk sayısında “Milli Siyasetlerin En Mühimi Çocuk Siyasetidir” başlıklı yazısında Türk halkına, anne babalara şöyle seslenmektedir :
“Ey analar! Ey müstakbel analar! Çocuk yalnız sizin değildir. Türk vatanının kendi malı Türk milletinin kendi varlığıdır. Size emanet ettiğimiz bu canlı cevherleri büyük emeklerle yetiştirmek vatani bir borçtur” (Milli Siyasetlerin En Mühimi Çocuk Siyasetidir”, Gürbüz Türk Çocuğu, I, Teşrinievvel 1926, s. 2-3)
Sakarya ne ise Türk çocuğu odur parolasıyla yayın hayatına başlayan dergi, sağlıklı çocuklar yetiştirmeyi milli bir vazife olarak görmüş, çocuk ölümlerini milli facia olarak adlandırmış ve “toprağa girmek için rahimden çıkan çocuk aile ve aile Türkiye demektir” diyerek çocuk sağlığı için öncelikle ailelerin bilinçlendirilmesine yönelmiştir.
Gürbüz Türk çocuğu dergisi çocuk sağlığı konusunda anneye önem vermiştir. Sağlıklı bir çocuğun yetişmesi için öncelikle eğitimli bir annenin olması gerektiği vurgulanmıştır. Eğitimli annelerin yetiştirilmesine gebelik döneminden itibaren başlanması gerektiği, sağlıklı bir çocuğun dünyaya gelmesi için annelerin gebelik döneminde neler yapması gerektiği ayrıntılı şekilde anlatılmıştır. Ayrıca doğum sonrası bebeklerin beslenmesinin nasıl olması gerektiği, sağlıklı beslenme için hangi besinlerin tercih edilmesinin şart olduğu ve bebeğin temizliğinde nelere dikkat edileceği en ince ayrıntısına kadar anlatılmıştır. Ayrıca kadınların okuma yazma oranının düşük olduğu göz önüne alınarak resim ve şekilli anlatımlarla anneler, çocuk sağlığı konusunda bilinçlendirilmiştir.
Dergide çocuk sağlığı konusunda bir çok doktor yazı kaleme almış, bu yazılarda çocukların fiziken ve ruhen sağlıklı yetişmesi için neler yapılması gerektiği ailelere anlatılmıştır. Çocukların iyi gıda alabilmesi, giyimine ve temizliğine dikkat edilmesi, şımarık yetiştirilmemesi, sert davranışlardan kaçınılması, şefkatle yaklaşılması, anne babaların davranışlarının örnek olması gibi hususlar dergide yer alan konulardan bazılarıdır.
Gürbüz Türk çocuğu sadece çocuk sağlığı hakkında yayın yapan bir dergi değildir. Ayrıca Cumhuriyet fikrine sıkı sıkıya bağlı ideal Türk gençliğinin yetiştirilmesi için masallar, şiirler, tiyatro oyunları gibi yazılar yayınlanmıştır. Bu yazılarla milli bilinç sağlanmaya çalışılmış, yeni Cumhuriyet’in ideal gelecek neslinin yetiştirilmesi amaçlanmıştır. Derginin yazar kadrosuna bakıldığında da sadece sağlık dergisi olmadığı açıkça görülmektedir. O dönemin en ünlü edebiyatçıları, yazarları derginin yazar kadrosundadır. Dergideki yazarlardan bazılarının isimleri şöyledir :
Abdülhak Hamid (Tarhan), Afife Celâl, Ağaoğlu Ahmet, Ahmet Rasim, Aka Gündüz, Akçuraoğlu Yusuf, Ali Suat, Behçet Kemal (Çağlar), Falih Rıfkı (Atay), Faruk Nafiz (Çamlıbel), Reşat Nuri (Güntekin), Sabiha Zekeriya (Sertel), Selim Sırrı (Tarcan), Server Ziya, Süleyman Nazif, Şükûfe Nihal (Başar), Yakup Kadri (Karaosmanoğlu), Yusuf Ziya (Ortaç),
Dergide göze çarpan en önemli özelliklerden biri de Himaye-i Etfal cemiyetine yardım çağrısıdır. Dergide yazı yazan bir çok yazar halkı, cemiyete yardıma çağırmış, çocukların daha iyi yetiştirilmesi için cemiyetin maddi yönden güçlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Örneğin 1927 yılının Nisan ayında çocuk bayramı dolayısıyla çıkarılan “Çocuk gününe mahsus fevkâlâde nüsha” da dönemin bir çok ünlü yazarı halkı cemiyete yardıma davet etmiştir.
Kapağında “23 Nisan Türkler’in Kurtuluş Günü ve Çocuk Günüdür” cümlesi yer alan derginin ilk yazısı Ahmet Rasim’e aittir. ”23 Nisan” başlığıyla kaleme aldığı yazısında bağımsızlığın bir millet için şart olduğunu şöyle açıklamıştır :
“İstikbaline sahip olmak isteyen ve bu yolda her türlü fedakârlığı göze aldıran milletlerdir ki asırların tarihiyle beraber yürürler, coğrafyalarında, haritalarında isbat-ı mevcûdiyet etmeye muktedir olurlar’ (Gürbüz Türk Çocuğu Nisan 1927, s.10)
Ahmet Rasim’den sonra Ahmet Ağaoğlu’da ”Çocuk günü başlıklı yazısında “Sağlam vücûdlu, sağlam ruhlu ve sağlam kalpli çocuklar yetiştirmek sanatını benimsemiş olan milletlere ne mutlu” dedikten sonra 23 Nisan’ın çocukların milli bilince sahip olmasında önemli rol oynayabileceğini şöyle açıklamıştır:
“Bu aziz günde memleketin muhtelif yerlerinde hürriyet ve cumhuriyetin temini için canını feda etmiş olan şehitlerin yetimleri ve bîkes kalmış olan vatan yavruları ile diğer çocuklarımız birleşerek hürriyet şarkısını terennüm, büyük Gazi’yi hürmetle ve muhabbetle yâd, millî ediblerimizden parçalar inşâd ve çocuk hayatından alınmış oyunlar ile rakslar icra ederek sürûr ve neşe içinde maşerî bir hayat yaşayacaklar! Milli tesânüd ve milli birlik nokta-i nazarından ne kadar faziletkâr bir teşebbüs!”(Gürbüz Türk Çocuğu Nisan 1927, s.11)
Cenap Şahabettin de “Yoksul Çocuklar” başlıklı yazısında halkı kimsesiz çocuklara sahip çıkmaya ve cemiyete yardım etmeye şu cümlelerle çağırmıştır :
“Bu yoksul yavru yoksulluğundan ölürse kaybedeceğimiz tek bir çocuk değil, hayır değil, bir baba yahud bir ana, elhasıl bir aile nüvesidir. Her çocuk bir cemiyet ümididir; onda bilkuvve bir aile-yi istikbal yaşar. Onun sukûtuyla âtînin dallarında bir yuva yıkılır. Ve bütün Türk fideliği filizlenmeden harap olmuş olur.” (Gürbüz Türk Çocuğu Nisan 1927, s.16)
Dergide en ilginç yazılardan biri Süleyman Nazif’e aittir. Konuya dini açıdan yaklaşan Nazif, İngiliz sömürgesi olan Arabistan’da Kabe’ye hacca gitmeye harcanacak olan paranın çocuklara harcanmasının daha hayırlı olacağını vurgulamıştır. “Unutmayın… Ve Verin!” başlıklı yazısında halkı çocuklara yardıma şu cümlelerle davet etmiştir:
“Unutmayınız! Unutmayınız ki babaları sizi kurtarmak için mazide meydana atıldılar… Öldüler. Öldüler ve kurtardılar. Kendileri de evlâdınızı kurtarmak için müstakbelde iktiza ederse, tıpkı babaları gibi ateşe atılacaklar ve belki yine onlar gibi ölecekler! Veriniz!” (Nisan 1927, s. 22)
Cumhuriyet’in ilk kadın öğretmenlerinden Şukufe Nihal de bir anne duygusuyla “Avare Çocuklar: Hele Sizler! Hele Sizler!…” başlıklı yazısında şu duygusal cümleleri kaleme almıştır:
“Gözlerimi hayata açtığım günden beri duyduğum bin bir ıstırap arasında ruhumu en çok sarsan şey çocuk acısı oldu. Dünyanın sefillerini, dünyanın bedbahtlarını gözlerimle gördüm; fakat hiçbir şey kalbimi bedbaht bir çocuk, ağlayan bir çocuk kadar derinden kemirmedi.’” (Nisan 1927, s.25)
Gürbüz Türk Çocuğu Yarışması
Gürbüz Türk çocuğu dergisinde en ilginç etkinliklerden biri de halkı sağlıklı çocuklar yetiştirmeye teşvik etmek için düzenlenen Gürbüz Türk çocuğu yarışmalarıdır. Yarışma sayesinde hem sağlıklı gürbüz Türk çocuklarının fotoğrafları yayınlanarak ideal Türk çocuğunun nasıl olması gerektiği gösterilmiş, hem de gürbüz çocukların arttırılması teşvik edilmiştir. İngiltere’de düzenlenen “Asrî Çocuk Müsabakası”ndan esinlenilerek düzenlenen yarışmada başta İsmet İnönü’nün oğlu Erdal İnönü olmak üzere bir çok çocuğun fotoğrafı yayınlanmıştır.
Gürbüz çocuk yarışması ilk olarak derginin ikinci sayısında yayınlanan bir ilanla halka duyurulmuştur. Yarışma ilanında şu cümleler yazılıdır:
“Gürbüz Çocuk Müsabakası, Muhtelif dereceli mükafatlar verilecektir. Çocuklarını müsabakaya idhal edecekler birer fotoğraflarını göndermelidirler. Klişesi yapılabilmek veya basılmak için bu fotoğrafların gayet net olması lazımdır. Her resmin altına veya arkasına çocuğun yaşı, adı, sikleti, ne sütü ile emzirildiği ve mevzi-i adresi yazılacaktır. Müsabaka iki kısımdır. Birinci kısım sıfırdan iki yaş nihayetine kadar çocukları için. Bunların resimleri behemehal çıplak çektirilmelidir. İkinci kısım: ikiden beş yaş nihayetine kadar. Bunlar elbiseli olup olmamakta serbesttirler. Resimlerin bir an evvel merkez-i umumiyeye gönderilmesi ve zarfın üzerine çocuk müsabakası cümlesinin yazılması rica olunur. (Gürbüz Çocuk Müsabakası”, Gürbüz Türk Çocuğu, II, Teşrinisani 1926, s. 16)
Yarışma ilanında da görüldüğü üzere ailelerden bebeklerinin fotoğraflarını net şekilde çekerek yollaması, gönderilen her fotoğrafın altına veya arkasına çocuğun yaşı, adı, kilosu, ne sütüyle beslendiği, şimdiye kadar hasta olup olmadığı, açık adresi, ebeveynin mesleği ve fotoğrafın ne zaman çekildiğinin yazılması istenmiştir. Örneğin yollanan fotoğraflardan birinin arkasında şöyle yazmaktadır :
“Isparta Umum Gazeteciler Bayii Lütfü efendi kerimesi 13 aylık Pervin. Boyu 50 santim, ağırlığı 9 kilo. Anne sütüyle beslenmiştir. Şimdiye kadar hiçbir hastalık görmemiştir’ yada “Sinop Himaye-i Etfal Cemiyeti Reisi Zühdü Beyin ikiz evlatları. Yılmaz ve Yıldırım. Üç yaşındadırlar. Kısmen ana sütüyle kısmen hayvan sütüyle beslenmişlerdir. Hiç hasta olmamışlardır.” (Gürbüz Türk Çocuğu Müsabakası”, Gürbüz Türk Çocuğu, XXIX, Şubat 1929, s. 23)
Gürbüz çocuk müsabakasını kazanan çocuklardan biri
Yurdun dört bir yanından hatta Amerika’dan, Kıbrıs’tan bir çok aile bebeklerinin fotoğrafını çekerek yarışmaya katılmıştır. Yarışma ilk başta iki bölümdür. İlk bölüm 0-2 yaş bebeklerdir. İkinci grup ise 2-5 yaş yarası bebeklerden oluşmaktadır. Daha sonra yarışmalar 4 grupta yapılmıştır. İlk grup 1-2 yaş, ikinci grup 2-3 yaş, üçüncü grup 3-5 yaş, dördüncü grup 5-6 yaş arasıdır.
Derginin 2. sayısında başlatılan yarışmanın sonuçları 10. sayıda açıklanmıştır. İlk müsabakaya 200 çocuk katılmıştır. Yarışmaya katılan çocukların ailelerine bakıldığında toplumun her kesiminden katılımın olduğu görülmektedir. Tüccardan, esnafa, kaymakamdan milletvekiline kadar bir çok aile bebeklerinin fotoğrafını yollayarak yarışmaya katılmıştır.
Birinci Gürbüz çocuklar müsabakasının büyük ilgi görmesinden sonra hemen ikinci gürbüz çocuklar yarışması düzenlenmiştir. 11. sayıda başlayan ikinci gürbüz çocuklar yarışmasının sonuçları derginin 22. sayısında yayınlanmıştır. İkinci yarışmadan sonra ise üçüncü yarışmanın ilanı verilmiştir.
Yarışmayı kazanan çocuklara üstünde Himaye-i Etfal cemiyetinin ambleminin ve kazanan çocuğun adının yazılı olduğu gümüş vazolar hediye edilmiştir. Yarışma gittikçe ülke geneline yayılmış, 1927 yılının 23 Nisan bayramında yurdun dört bir yanındaki Himaye-i etfal cemiyeti şubelerinde 0-2 yaş, 2-7 yaş ve 7-14 yaş arası gürbüz çocuk müsabakaları düzenlenmiş , yarışmayı kazanan çocuklara ödüller, katılan çocuklara şeker ve onları iyi yetiştirenlere takdir belgeleri verilmiştir.
Gürbüz çocuk müsabakasının yoğun ilgi görmesinden sonra ”Gürbüz Güzeller Müsabakası” düzenlenmiş , bu müsabakaya 12-18 yaş aralığında kız ve erkek çocuklar katılmışlardır. Yarışmada güzellikten neyin kastedildiği şöyle açıklanmıştır:
“Burada güzellikten maksat sırf yüz güzelliği değildir. Herhangi bir vücut sıhhatçe, bünyece, tenasüpçe kuvvetli ve matlup derecede ise o vücut güzel demektir. Bütün bu esaslardan maada bir de çehre güzelliği varsa şüphesiz bu cihet de nazar-ı dikkate alınacaktır” (Gürbüz Türk Çocuğu, IV, Kanunisani 1927)
Cumhuriyet’in ilk yıllarında binbir yokluk ve güçlük içinde çocuklar unutulmamış, tam aksine çocukların bedenen ve ruhen yetiştirilmesine milli bir mesele gözüyle bakılmıştır. Bugün çocuklarımıza verilen değer ve eğitim kalitesi karşılaştırıldığında Atatürk’ün günümüzden binlerce kat fazla çocuklara değer verdiği açık ve net görülecektir. Bir yanda Atatürk döneminde çocuğa verilen değer, diğer yanda günümüzde çocuklarımızın yaşadıkları… Her şey çok açık ve net ortada… Söylenecek söz yok.Tıbbiyeli Hikmet